pencerenin önünde düşünmek için gözlerimi annemin gözlerine benzeyen yıldızlara doğru kaldırıyorum. | Open Subtitles | أمام النافذة المغلقة أرفع رأسي لأبصر النجوم اللامعة كأعين أمي |
Bu her zaman pencerenin önünde durur. Burada oturur ve kitabını okur. | Open Subtitles | ضع هذه أمام النافذة دائماً إنّها تجلس هنا وتقرأ |
Salak, ben beş doları pencerenin önünde sallarken, cidden bana paketi uzattı. | Open Subtitles | الجاهل سلم في الواقع لي حقيبة بينما كان لا يزال 5 دولارات... ... تتدلى أمام النافذة. |
Bir kış günü, gerçek bir Kraliçe pencerenin önünde dikiş dikiyordu. | Open Subtitles | في أحد أيام الشتاء، كانت الملكة تخيّط عند النافذة |
Bir saattir pencerenin önünde bekliyordum. - Mercy'nin başhekimiyle burada çalışmaya devam edeceğimi söylemek için Mickey'in yerinde buluştum. | Open Subtitles | لقد كنتُ أنتظرك عند النافذة منذ ساعة لماذا تأخّرت؟ |
Bir katil asla açık bir pencerenin önünde cinayet işlemez. | Open Subtitles | القاتل لن يستعرض جريمتة أمام نافذة مفتوحة |
Gerçekten, gerçekten o kadar büyük ki, "müzik zevkini beğeniyormuşum gibi davranabilirim, pastanın son dilimini yemene izin verebilirim, pencerenin önünde başımın üzerinde bir radyoyla durabilirim," | Open Subtitles | وحقا يمكنك أن تدعي أن لك ذوق رائع بالموسيقى وسأدعك تأكل القطعة الأخيرة من كعكة الجبن ويمكنك وضع الراديو خارج نافذتك |
-Burada yapacağız, pencerenin önünde. Ben Profesör Plum olabilir miyim? | Open Subtitles | سنقوم بهذا هنا، أمام النافذة - أيمكنني أن أكون البروفيسور "بلام"؟ |
Mejicanos klişenizin aksine hepimiz pencerenin önünde durup Chupacabra* gözleyen batıl inançları olan aptallardan değiliz. | Open Subtitles | على نقيض فكرتكم الشائعة عن المكسيكيين لسنا كلّنا بلهاء نؤمن بالخرافات نجلس أمام النافذة "بحثاً عن "تشوباكابرا |
pencerenin önünde gördüğün benim. | Open Subtitles | هذا أنا, لقد رأيتني أمام النافذة! |
pencerenin önünde daha fazla zaman geçirmeye başlamıştım. | Open Subtitles | قضيت وقتاً أكثر وأكثر عند النافذة. |
Oval ofise girip pencerenin önünde Keneddy gibi poz verip fotoğrafımı çektim. | Open Subtitles | "وطبعًا اقتحمت مكتب البيضويّ، والتقط صورة لنفسي عند النافذة" |
Açık pencerenin önünde oturuyorum. | Open Subtitles | أنا جالس عند النافذة المفتوحة |
Bir katil asla açık bir pencerenin önünde cinayet işlemez. | Open Subtitles | القاتل لن يستعرض جريمتة أمام نافذة مفتوحة |
Sıkıldığım zamanlarda, bir sandalye alıp pencerenin önünde oturuyordum. | Open Subtitles | عندما اشعر بالملل أحضر مقعدا وأجلس خارج نافذتك |