| Sanki kanatları varmış gibi dördüncü katın penceresinden atlamadan önce bana göz kırptı. | Open Subtitles | نظر لى قبل ان يقفز من نافذة بالطابق الرابع كما لوكان لدية اجنحة |
| Sanki kanatları varmış gibi dördüncü katın penceresinden atlamadan önce bana göz kırptı. | Open Subtitles | نظر لى قبل ان يقفز من نافذة بالطابق الرابع كما لوكان لدية اجنحة |
| Abim ve ben salon penceresinden dışarıya bakıyorduk Ve 2 askerin evimizin önünde yürüdüğünü gördük. | TED | كنت وأخي في غرفة المعيشة ننظر من النافذة الأمامية، ورأينا جنديين يمشيان في الطريق إلى منزلنا. |
| Caddenin karşısındaki kadın penceresinden dışarı bakıp, son iki vagonun arasından cinayeti gördüğüne yemin etti, hareket halindeki son iki vagonun arasından... | Open Subtitles | المرأة عبر الشارِع أقسمت أنها نظرت خارج النافذة ورأت القتل خلال العربتين الأخيرتين للقطار المار |
| Ama ikisinden biri evinin penceresinden içeri bir çello atmama sebep oldu. | Open Subtitles | لكنه شي من الاثنين الذي جعلني ارمي بالاشياء من خلال نافذة ما |
| Yatak odası penceresinden görülebilirsin. | Open Subtitles | يمكن أن يراك أحد من الشارع عبر نافذة غرفة النوم |
| Oleg seni mutfak penceresinden görmesin diye burada duralım mı? | Open Subtitles | انحن هنا لكي لا يستطيع اولق رؤيتكي من نافذة المطبخ |
| Söylemek istediğim, efendim, şu ki, soyguncu daha önce asla kimseye zarar vermemişti, buna karşın daha işin başında yatak odasının penceresinden beni sordun. | Open Subtitles | ما أقصده هو لم يؤذي السارق أحد من قبل حتى الآن من نافذة غرفة نومك |
| Fakat benim size söyleyeceğim şuydu, ağzında bir parça yiyecekle Bay Rinditch'in penceresinden atlarken gördüm. | Open Subtitles | ولكن ما كنت اريد قوله هو اننى رأيته يقفز من نافذة السيد ريندش وفى فمه قطعة من الطعام |
| Belki mutfak penceresinden kaçıp, çatıya çıkabilirsin. | Open Subtitles | ربما امكنك الهروب من نافذة المطبخ ومنها الى السطح |
| Bu... Ne? Georges bana, ateş edildikten hemen sonra, Mösyö Ballon'u Maria'nın penceresinden kaçarken gördüğünü söylemişti. | Open Subtitles | جورج أخبرني أنه رأى بالون يخرج .من نافذة ماريا بعد إطلاق النار |
| Gayoso Otel'in penceresinden bir sarhoş dışarı sarkıp şöyle bağırdı: | Open Subtitles | هذا حقيقى ، أحد الثمالى فى فندق جايوسو نظر عليها من النافذة و قال |
| Gayoso Otel'in penceresinden bir sarhoş dışarı sarkıp şöyle bağırdı: | Open Subtitles | هذا حقيقى ، أحد الثمالى فى فندق جايوسو نظر عليها من النافذة و قال |
| Annem onu uğurlamaya otogara gitmiş birbirlerine uzunca bakmışlar annem dışarıdan, babam da otobüsün penceresinden... | Open Subtitles | ذهبت أمي معه إلى محطة للحافلات، ونظر كل منهما إلى الآخر، أمي من الرصيف، وأبي من النافذة |
| Tapınılası güneş süzülmeden bir saat evvel doğunun altın penceresinden huzursuz aklım sürükledi beni yürümeye. | Open Subtitles | سيدتى ، قبل ساعة من اطلال الشمس من خلال النافذة الذهبية الشرقية قادنى عقل مضطرب الى السير فى الخارج |
| Ağabeyinle zemin kat penceresinden boş bir binaya girmiştiniz. | Open Subtitles | أنت وأَخّوكَ دخلتمَ إلى مبنى مهجور خلال نافذة سردابِ. |
| Ağabeyinle zemin kat penceresinden boş bir binaya girmiştiniz. | Open Subtitles | أنت و أخوك تسللتما لمبنى فارغ خلال نافذة البدروم |
| Mermi yolu, kurşunun şoför mahalli penceresinden girdiğini gösteriyor. | Open Subtitles | مسار الرصاصة يظهر إنها عبرت في خط مستقيم عبر نافذة السائق |
| Bir sabah evinin dışında park ettiğini görmüş ve penceresinden birkaç tane fotoğraf çekmiş. | Open Subtitles | شاهدته يركن خارج منزلها في صباح احد الايام والتقطت له بعض الصور من خلال نافذتها |
| Ne tür bir adam bir kızla yatıp ardından onun banyo penceresinden sıvışır. | Open Subtitles | ما نوع الرجل الذي يمارس الجنس مع الفتاه .. ومن ثم يتسلل خارجاً عن طريق نافذه الحمام .. |
| Geçen gece yatak odamın penceresinden dışarı baktım havada süzülüp bir yandan da çirkin buklesiyle oynayıp 31 çekiyordu! | Open Subtitles | الليلة الماضية نظرت من خارج نافذة غرفة نومي و جدته يحوم هناك فقط يداعب خصلة شعرة الصغيرة المقرفة و يمارس العادة السرية |
| Ayrıca çatı penceresinden atlamadın. | Open Subtitles | وأنت لم تقفز خلال المَنوَر. |
| Cinayeti geçmekte olan bir banliyö treninin penceresinden gördüğünü söyledi. | Open Subtitles | لقد قالت بأنها رأت الجريمة من خلال نوافذ القطارِ المار. |
| Arada bir penceresinden bakıyor musunuz? | Open Subtitles | هل ما زلتى تحبى وايد ؟ هل تقومى بالنظر عليه من نافذته ؟ |
| Baba, çocukları tepe penceresinden dışarı çıkarıyor. | Open Subtitles | إن الأب يدفع الطفلين إلى الخارج من خلال نافدة الباب |
| Tek bildiğim 4. katın penceresinden aşağı atılanın ben olmadığı. | Open Subtitles | كل ما أعرفه انه لم يكن انا من تم القائى من نافذة من اربع طوابق |
| Mesela kocann su anda hücre penceresinden bizi seyretmesi. | Open Subtitles | مثلا ان زوجِكَ يشاهدنا مِنْ نافذةِ زنزانته الان ؟ |
| Yenilik yanlısı olmasam iyi bir mühendis olamam ama yenilik yapacaksak bilgi, güç ve anlayış penceresinden bakmamız lazım. | TED | فلا يمكن أن أكون مهندسًا جيدًا جدًا إذا لم أكن أرغب في الابتكار، لكن يجب علينا القيام بذلك من موقع المعرفة والقوة والفهم. |