| CO: Arabam oturma odamda. MO: İzci birliğim 12 adet posta kutusu yapmak istiyor. | TED | كايتريا أونيل: سيارتي في غرفة المعيشة. مورغان أونيل: فرقة الكشافة خاصتي ترغب في اعادة بناء 12 صندوق بريد. |
| Zengin diyorum sana. İçerisinde posta kutusu olan bir ev görmemiştim | Open Subtitles | إنه ثري، لم يسبق وأن رأيت صندوق بريد بحجم غرفة. |
| Hayır. Her öğrencinin bir posta kutusu vardır. | Open Subtitles | لا كل طالب في الكلية لديه صندوق بريد منفصل |
| Bu şey posta kutusu anahtarınla_BAR_harekete geçebilirdi. | Open Subtitles | يمكن تشغيل هذة بواسطة مفتاح صندوق البريد الخاص بك |
| O sırada Charlie ve Billy, Ace ve Eyeball ile birlikte... posta kutusu beyzbolu oynuyordu. | Open Subtitles | في ذلك الحين شارلي وبيلي كانوا يلعبون لعبة بيسبول صندوق البريد مع آيس وآيبل |
| Sanırım kırılmış posta kutusu ve mahvolmuş çimenliklerim için yanlış kişileri şikayet etmişim. | Open Subtitles | أعتقد بأنني أخترت الأشخاص الخطأ للمطالبة بتعويضي عن صندوق بريدي المسكور وعشبي المدمر |
| Yarın postaneye gidip posta kutusu kiralayacağız. | Open Subtitles | لا مشكلة سنذهب إلى مكتب البريد غدا ونستأجر صندوق بريد |
| 28 Gramercy Park'ta doğmuş ve büyümüş olan Nancy Brown... tarafınran kontrol edilen bir posta kutusu haricinde .. | Open Subtitles | حَصلَت على كُلّ شيءِ عن نوفاك، وهو لا شيءُ نوفاك ليس لديها شيئ ماعدا صندوق بريد عندي |
| Binanızın bulunduğu caddenin karşısında bir posta kutusu var. Gizli Servis kutuyu açsın. | Open Subtitles | عبر الشارع أمام مبناك يوجد صندوق بريد اجعل دائرة المخابرات يفتحوه |
| Eğer ateş eden bir posta kutusu görmek istiyorsanız bundan daha iyisini bulamazsınız. | Open Subtitles | إذا أردت رؤية صندوق بريد يقتل فتى هذا أقرب شيء تحصل عليه |
| Park edilmiş, sıcak bir arabanın içinde 4 saattir oturuyorum, neden, çünkü bu belkide seni yakanlardan birinin kullandığı posta kutusu olabilir diye ? | Open Subtitles | أربع ساعات وأنا في سيارة حارة من أجل صندوق بريد قد يُستخدم من قبل أحد الأفراد الذين أحرقوك؟ |
| Broşür alın! 100 tane broşür dağıttık hatta posta kutusu bile kiraladık böylece adres daha resmi görünüyordu. | Open Subtitles | قمنا بتسليم 100 نشرة , و حصلنا لأنفسنـا على صندوق بريد خاص بنـا |
| posta kutusu, isimlerini ve adreslerini belirtmek istemeyen kişiler içindir. | Open Subtitles | صندوق البريد هو للذين لا يريدون كشف اسمهم وعنوانهم |
| Ön cama bir posta kutusu saplandı ve yolun dışına çıktım. | Open Subtitles | اصطدم صندوق البريد بزجاج سيارتي الأمامي وانحرفت عن الطريق |
| posta kutusu dolu. Demek ki yoklar. | Open Subtitles | صندوق البريد ممتلئ، لا بدّ وأنهم مسافرون. |
| Dağlarda sadece 325 kahverengi ayı kaldığını ve bu posta kutusu numarasını sembolik olarak istediğimi söyledim. | Open Subtitles | وقـلت ,لقد كـان هنـاك فقط 325 دب بني عاشوا في جبالـنا ونريـد أن يكـون هـذا الرقم هو رقم صندوق البريد |
| Devlet, Siyah posta kutusu üzerinde bir tür sinir zehri kullandı. | Open Subtitles | الحكومة إستخدمت نوعا من الطلاء السام على صندوق البريد الأسود |
| Hükümet, Siyah posta kutusu üzerinde bit tür nörotoksik boya kullandı. | Open Subtitles | الحكومة إستخدمت نوعا من الطلاء السام على صندوق البريد الأسود |
| Cadde'de sokağın ortasında bir posta kutusu var. | Open Subtitles | الشارع لديه 40 صندوق بريدي في منتصف الحي |
| Babamın yaptığı, denizkızı şeklinde posta kutusu var. | Open Subtitles | الصندوق البريدي على شكل حورية البحر صنعه أبي |
| Dışarı çıkıp biraz posta kutusu parçaladık. | Open Subtitles | ثم خرجنا وبدانا بتحطيم بعض صناديق البريد |
| Jeffrey Banks'ın senaryosu üzerine bir posta kutusu deposu açtı. | Open Subtitles | على وصفة جيفري بانكس أدى إلى مخزن علبة بريد |
| Elbette cep telefonu bir posta kutusu üzerine kayıtlı olacak çünkü bugün hiçbir şey kolay olamaz. | Open Subtitles | بالطبع ان رقم تليفونها الخلوي مسجل لصندوق بريد , لأن لا شئ سهل اليوم |
| Evet, ama bir posta kutusu. | Open Subtitles | لكنه رمز لصندوقه البريدي.. |
| Bulunduğumuz yerde posta kutusu yoktu anne. | Open Subtitles | لم تكن هناك صناديق بريد في المكان الذي كُنّا به، أمّي |
| Ulaşmaya çalıştığınız posta kutusu dolu. | Open Subtitles | البريد الصوتي الذي تحاول الوصول له مملوء الرجاء الإتصال في وقت آخر |