Biliyorum öyle gibi duruyor ama onlar senin problemin değil. | Open Subtitles | ،هذا هو الانطباع الذي يساورك لكنها ليست مشكلتك |
Senin için öyle olabilir. Ama bu senin problemin değil, Sandy. | Open Subtitles | ربما لك ولكنها ليست مشكلتك يا ساندى |
Güzel, Bu artık senin problemin değil. | Open Subtitles | حسناً، تلك ليست مشكلتك |
Orası senin problemin değil. | Open Subtitles | هذا ليس مشكلتك نحن سوف ننقلها لهناك |
Ama o şu andaki tek problemin değil. | Open Subtitles | لكنه ليس مشكلتك فقط في الوقت الحالي. |
Çözümün bir parçası olmaya inanırım, problemin değil. | Open Subtitles | أؤمن بأن يجب الشخص أن يكون جزء من الحل لا المشكلة |
Çözümün bir parçası olmaya inanırım, problemin değil. | Open Subtitles | أؤمن بأن يجب الشخص أن يكون جزء من الحل لا المشكلة |
Bana bak. Bu senin problemin değil. | Open Subtitles | إسمع هذه ليست مشكلتك |
Bak, bu senin problemin değil. | Open Subtitles | إسمع، هذه ليست مشكلتك |
Ama, bu senin problemin değil tabi. | Open Subtitles | لكن ليست مشكلتك |
Bu artık senin problemin değil. Meteor yağışının Idaho'ya düşmesinin üzerinden haftalar geçti ama gök bilimciler hala soruları cevaplamadı. | Open Subtitles | ليست مشكلتك بعد الان |
Bu senin problemin değil. | Open Subtitles | هذه ليست مشكلتك. |
Senin problemin değil. | Open Subtitles | أنها ليست مشكلتك |
...bu senin problemin değil. | Open Subtitles | إنها ليست مشكلتك |
Bu senin problemin değil. | Open Subtitles | ليس مشكلتك. |
Will senin problemin değil. | Open Subtitles | إن (ويل) ليس مشكلتك. |
Böylece o artık çözümün bir parçası oldu, problemin değil. | TED | هي أصبحت جزءا من الحل، لا المشكلة. |
İklim değişimi onu etkileyecek ve iklim değişiminin etkileyeceği birçok diğer şey de var ve ben problemin değil, çözümün bir parçası olduğumdan emin olmak istiyorum." | TED | وسيؤثر تغيير المناخ عليها، وأعتقد أن هناك الكثير من الأشياء سيؤثر عليها التغيير المناخي، وأنا حقًا أريد أن أكون جزء من الحل، لا المشكلة." |