- röportaj başı için bir çevrinim görüntü alacağız, tamam mı? | Open Subtitles | احمق , عليك اللعنة لقطة لتطويق الحركة في بداية المقابلة حسنا؟ |
Ve röportaj olayında birşeyler söylenmesi gerektiği kısmından sana hiç bahsetmedi, öyle mi? | Open Subtitles | فهمت. وهو لم يذكر جزء المقابلة بالواقع قال لك أن تقول شيء ما؟ |
Dün Go Mi Nam'ın kız olarak bir röportaj yaptığını duydum. | Open Subtitles | سمعت أن غو مي نام ، قبلت المقابلة كـ فتاة بالأمس |
Gazetecilerin yaptığı, sorgulayıcı olması beklenen bir röportaj tarzı var. | TED | نحن نعرفهم. هناك المقابلات الصحفية، و فيها أسلوب التحقيق المتوقع. |
20 yılımı açlık sınırında olan Afrikalı çiftçilerle röportaj yaparak harcadım. | TED | لقد قضيت 20 عاما في مقابلات مع مزارعين أفريقيين كانوا على حافة المجاعة. |
En iyi senaryoda önemli duygusal olaylarla ilgili soru sorulanlar bilişsel röportaj ile bağlantılı olarak soruluyorlar. | TED | لذلك ففي أفضل السيناريوهات عندما يًسأل الناس عن الأحداث العاطفية المهمية فهم يُسألون بمقابلة معرفية. |
Rica etsem sen onları cezalandırmadan bir röportaj yapabilir miyiz? | Open Subtitles | هل يمكن اجراء لقاء صحفي معهم قبل قتلهم ؟ .. |
röportaj vermiş bir adam tarafından disiplin edilmeye ihtiyacım olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | ولست متأكدة من حاجتي للتأديب من قبل رجل تخلى عن المقابلة |
röportaj için burada olmayan ajanlar için izin almakla tehdit ediyorlar. | Open Subtitles | إنَّهم يهددون بإصدار مذكرات إحضار لأيِّ عميلٍ ليس هنا لإجراء المقابلة |
röportaj başlar başlamaz onları her bir katılımcıya ve parti mensubuna vereceksiniz. | Open Subtitles | بمجرد أن تبدأ تلك المقابلة تقومون بتمريرها على كل نائب ومسؤؤل للفريق |
Bildiğiniz gibi, durumunuz hakkında bir röportaj yapmak için buradayım, | Open Subtitles | كما تعلمين أنا هنا من أجل تقييم حالتكِ عبر المقابلة |
Tüm bu röportaj oskarlık bir performanstı. - Bay Duvall. | Open Subtitles | تلك المقابلة الكاملة ما هي إلا عبارة عن أداء أوسكار |
Gazetenize Mme. Curie ile röportaj yaptığınızı söyleyebilirsiniz.. | Open Subtitles | هل يمكن أن نقول أن صحيفتكم حصلت المقابلة مع السيدة. كوري. |
Yerel basından röportaj talepleri bombardımanı karşısında ne yapmamız gerektiğini sordum. | TED | سألته ما الذي يعتقد أنه علينا فعله، نظرًا للطلبات الكثيرة لإجراء المقابلات من قبل الإعلام المحلي. |
Yapılabilecek en kötü röportaj, mütevazı kimselerle yapılandır. | TED | أسوأ نوع من المقابلات يمكنك إجراءه هو مع الأشخاص المتواضعين. |
Muhabirler olarak biz araştırırız, röportaj yaparız | TED | فنحن كمحريين ، نبحث ، نتحري ونعقد مقابلات. |
Şey kadınlarla röportaj yapmaktan erkeklerle yapmaktan daha çok hoşlanıyorum. | Open Subtitles | أنا استمتع بمقابلة النساء أكثر من الرجال |
Yan komşumuz bir yedek asker. Belki onunla röportaj yapabilirim. | Open Subtitles | .جارنا واحداً منهم .ربما أستطيع أن أجري معه لقاء صحفي |
İlk önce hapse attıkları Zambulili kadın ile röportaj yapmak istiyorum. | Open Subtitles | أنا أريد عمل مقابلة مع المرأة الزومبالية هي عندهم في السجن |
Aslında, sizinle gençlik üzerine görüşleriniz... hakkında röportaj yapmak isterdim. | Open Subtitles | فى الواقع أحب أن أتكلم عن عمل مقابله لك فى وقت ما تتركز حول رؤيتك للشباب لقد سمعت الكثير عنهم من ابنى بيتر |
Neden? röportaj yapabilmesi için karar alındı. | Open Subtitles | فورستر حصل على قاض للمقابلة إنه على الهواء مباشرة |
New York Style dergisi benimle röportaj yapacak. | Open Subtitles | انا سأجرى مُقابلة لأجل مجلة نيويورك ستايل |
PV: Ve hâlâ röportaj yapmamız gereken 23 eyalet kalmış durumda. | TED | بريا: ولازال لدينا 23 ولاية لمقابلة الناس فيهم. |
Gerçekten iyi olanlar, ikinci röportaj da çuv allıy orlar. | Open Subtitles | الواحد الجيده فعلا سوف تفشل فى المقابله الثانيه |
röportaj yapılacak kişi benim, sen değil. | Open Subtitles | المقابلة التلفزيونية الليلة انا من سيظهر بالمقابلة وليس انتي كم الساعة الآن |
Sözüm ona dostum olan birinin aksine ailen zarifçe röportaj yapmayı kabul etti. | Open Subtitles | وعلى خلاف صديقي المزعوم وافق أبويك بلباقة على مقابلتي |
Ama sonra New York Times'la teke tek röportaj yaptığımı duyunca | Open Subtitles | لكنه سمع بلقاءي في حوار وجه لوجه مع صحيفة النيويورك تايمز |
Bu yönteme genellikle röportaj verenin direncini ve ketumluğunu kırmak için başvurulur. | TED | وهي نوعاً ما يقابلها مقاومة و شعور بالتقيد من ناحية ضيف الحوار. |