Tek bir yol kaldı ama bu biraz radikal bir yol. | Open Subtitles | انها لا تزال جديرة بالاستكشاف ولكنه قليلاً متطرف |
senin gibi radikal bir çevreci için tüm bu gece seni tatmin etmiş olmalı. | Open Subtitles | بالنسبة لشخص متطرف بيئي مثلك لابد أنكِ حصلتي على متبرع بالبظر |
Dogru anda yapılan ufacık bir yatırım, ilişkilerinizin kalitesini radikal bir şekilde değiştirebilir ve hayat kalitenizi yükseltebilir. | TED | مع أصغر توظيف في الأماكن الصحيحة , يمكنك إجراء تحويل جذري في نوعية علاقاتك ونوعية حياتك. |
Bir sene içerisinde trahom, burada radikal bir düşüş yaşadı ve düşük kaldı. | TED | بشكل جذري في هذا المكان, و بقيت متدنية. لقد غيرنا البيئة, لم نعالج العيون فحسب. |
Bu da insanlar olarak dışardaki çevere ile olan etkileşimlerimizi radikal bir biçimde değiştirmektedir. | TED | وهذا بالنسبة لنا كبشر يغير طريقة تعاملنا مع الاشياء بصورة جذرية ومع البيئة التي حولنا. |
Bu radikal bir fikirdi ve atomun bölünemez olduğuna dair kalıplaşmış fikri çürütmeye yardımcı oldu. | TED | وكانت الفكرة جذرية وساعدت على دحض النموذج القديم الذي صور الذرات ككائنات غير قابلة للانقسام. |
Muhafız Alayı'nda radikal bir grup devletin kontrolünü ele geçirmeye çalışmaktadır. | Open Subtitles | مجموعة متطرفة من البوليس النازي تحاول أن تستولي على سلطة الحكومة |
Bu teknolojiler radikal bir biçimde zaman, maliyet ve kabiliyet eşiğini düşürüyorlar. | TED | ما تقوم به هذه التقنيات هو جذرياً تخفيض عتبات الوقت والتكلفة والمهارة. |
Brezilya kentleşmeye ve sanayileşmeye başlıyordu. Siyaseti biliyordum. Biraz radikal bir tavır içine girmiştim, solcu partilerin üyesiydim ve bir aktivist olmuştum. | TED | وكانت البرازيل قد بدأت في التحضر والتصنيع وكنت اعرف السياسة، وقد أصبحت راديكالي بسيط كنت عضوا في الأحزاب اليسارية وقد أصبحت ناشطاً. |
Başkarakteri kovmak radikal bir karardı ama işe yaradı. | Open Subtitles | التخلص من الشخصية الرئيسية هو شئ متطرف. لكن لا بأس |
Daha önemlisi, kadın doğum uzmanı olan radikal bir Alpha olmasından şüpheleniyorlar. | Open Subtitles | و نقطه اخرى الفا متطرف و هو ايضا طبيب توليد |
Ama, evdeki tartışmalar yüzünden ülkeden ayrılmak, bu çok radikal bir karar. | Open Subtitles | لكني أظن ان مغادرة البلد ان تهرب من العراك هو شيء متطرف جدا. |
alternatif enerjiden bihaderler için bu radikal bir yaklaşım | Open Subtitles | أنه متطرف لأولئك الذين لم يبحثوا عن الطاقة البديلة |
Bu korkuyla, gayet radikal bir şekilde dietimi; bir şeyler ekleyip çıkararak birçoğunuzun kesinlikle çok şaşıracağı bir şekilde değiştirdim. | TED | مع شعوري بالخوف من كل ذلك قمت بتغيير نظامي الغذائي بشكل جذري عن طريق إضافة وحذف أطعمة قد يرى معظمكم بأنها مفاجِئَة. |
Pekala; bu teknolojilerin kombinasyonun sonucunun; kişisellik ve anonimlik ile ilgili algılarımızda radikal bir değişiklik yapacağını kestirebiliriz. | TED | حسناً، يخبرنا حدسنا أن نتيجة دمج هذه التقنيات سوف يحدث تغير جذري في مفاهيمنا الخاصة للخصوصية و إخفاء الهوية. |
İki numara: O sorunu çözen radikal bir çözümü bulmayı veya önermeyi istiyoruz. | TED | رقم اثنين: نريد إيجاد أو اقتراح حل جذري لحل تلك المشكلة. |
Kuantum Mekaniği öyle radikal bir teoriydi ki, evrenin o güne kadar bildiğimiz görünümünü kökünden değiştirmekteydi. | Open Subtitles | ميكانيكا الكم كانت جذرية جداً فالنظرية حطمت تماما كل الطرق السابقة للنظر إلى الكون |
İlerlemeye yönelik bu inanış sayesinde buraya nasıl geldiğimize ilişkin radikal bir teori sahneye çıkacaktı. | Open Subtitles | و خرجت من عباءة هذا الإيمان بالتقدم نظرية جذرية بخصوص نشأتنا |
Fakat sonra sordum kendime: "Sarışının teki kalbini söksün senin, sonra da bir güzel çiğnesin; sen de git onun için radikal bir değişiklik yap ha!" | Open Subtitles | فكّرت حينها ولكن جذريّ, بتغيير أقوم كأن جذرية لتغييرات أحتاج لا قد شقراء امرأة قامت أن بعد |
Birkaç ay içinde, bir Obama destekçisinden radikal bir beyaz ırkçısına dönüştü. | TED | فتحولت في عضون عدة أشهر من مؤيدة لأوباما إلى متطرفة بالكامل وتؤمن بتفوق العرق الأبيض. |
radikal bir grup, Achebe adında biri. | Open Subtitles | و هى منظمة متطرفة يتزعمها رجل يدعى أشيبى |
Şimdi ihtiyacımız olan yeni, radikal bir tarım kavramı, yiyeceğin gerçekten lezzetli olduğu bir tarım kavramı. | TED | فالذي نحتاج إليه اليوم .. مفهوم جديدٌ جذرياً للزراعة نظام يكون فيه طعم الطعام جيدٌ فعلاً |
Ergenlikten biraz daha radikal bir değişim ama üzülmeye değmez. | Open Subtitles | انه امر راديكالي اكثر بقليل من سن البلوغ لكن لا شيء خصوصيا يصبح غاضباً من اجله |