Aynı tür bir yardım için sırada olduğumu bilmek rahatlatıyor. | Open Subtitles | إنه لشيء مريح ان اعرف انك ستساعديني بعد أن ساعدتية. |
Ben de. Burada işlere göz kulak olduğunu bilmek beni rahatlatıyor. | Open Subtitles | أنا ممنون أيضا ذلك يعطيني راحة بال لمعرفتي أنك ستبقي عينك على الأمور هنا |
Tatlım, yüksek topuklu müşterilerinin ailemin plajında edepsiz davranışlarını bilmek beni rahatlatıyor. | Open Subtitles | يا عزيزي,هذا يشعرني بالراحة لمعرفة أن ضيوفك الأثرياء يمرحون على شاطئ عائلتي |
O hatıralarla sarmalanıp onlarla ağlamak istiyorum, çünkü bu beni rahatlatıyor. | Open Subtitles | .أريد أن أنشغل بهذه الذكريات .أن أبكي فوقها لأن ذلك يريحني |
Bu mektup eline hiç geçmeyebilir ama yazmak beni rahatlatıyor. | Open Subtitles | قد لا تصل إليكِ هذه الرسالة أبداً، لكن الكتابة تريحني |
- Beni rahatlatıyor. | Open Subtitles | ــ إنها تجعلني أسترخي |
Dürüstlüğün beni rahatlatıyor. | Open Subtitles | أمانتكِ مريحة جداً |
Bana deli demeniz sizi rahatlatıyor. | Open Subtitles | هل الأمر مريح لك أن تلقبنى بالمجنون ؟ نعم, مريح جدا |
Başkaları ne diyor umurumda değil. Masaj rahatlatıyor. | Open Subtitles | لا أهتم بما سيقوله الآخرين المساج مريح جداً |
Yine de, onun şu an bu dünyanın daha ötesinde olduğunu düşünmek, rahatlatıyor. | Open Subtitles | إنه مريح بطريقة لمعرفة من أنها وراء هذه الكمية من الدموع |
Senden çok şey istediğimizi biliyoruz fakat varlığın bizi rahatlatıyor. | Open Subtitles | نطلب الكثير منكَ فى هذا، لكن وجودك راحة كبيره. |
Ama şimdi yapacaklarımın senin hayrına olduğunu bilmek beni rahatlatıyor Matthew. | Open Subtitles | , لكنني أخذت راحة بمعرفة بأن ما أفعله الآن هو لمصلحتك , ماثيو |
Stresli anlarımda beni çok rahatlatıyor. | Open Subtitles | إنها تمنحني راحة كبيرة في الأوقات العصيبة. |
Ben olamadığım zaman Charlie'nin yanında birinin olması insanı rahatlatıyor. | Open Subtitles | إنني أشعر بالراحة لوجود شخص مع تشارلي عندما لا أستطيع أن أكون موجودة |
Evet, enkaz ve harabeye dönmüş bir yer içimi oldukça rahatlatıyor. | Open Subtitles | أجل، وأنا متأكدة أنك تشعر بالراحة وسط اللصوص والمفسدين |
Bu iyi insanların yanında olman içimi rahatlatıyor. | Open Subtitles | يريحني أن أعلم بأنك في صحبة أشخاصاً رائعون. |
Amatörlerin yakınlarda olması beni rahatlatıyor. | Open Subtitles | الأمر يريحني أن أتواجد بالقرب من الهاوين |
! - Öyle, o biçici. - Hoşlanıyorum, rahatlatıyor beni. | Open Subtitles | ـ أجل، أنه كذلك ـ أستمتع بها، أنها تريحني |
Ama inandıklarımın vardığı nokta beni daha çok rahatlatıyor. | Open Subtitles | أختار النتيجة التي تريحني أكثر |
Resim çizmek beni rahatlatıyor. | Open Subtitles | الرسم يجعلني أسترخي. |
- Küvette yatmak çok rahatlatıyor. | Open Subtitles | الحمّامات مريحة جداً. |
Tıp fakultesinde öyle düşünmeseler de itiraf etmeliyim ki, tavrın insanı rahatlatıyor. | Open Subtitles | ليس ما علمنا في مدرسة سيدة الطبيب. ولكن لا بد لي من القول، والموقف الخاص بك هو منعش جدا. |
Hayatınızı, arkadaşlarınız hayatı adına vereceğinizi bilmek, beni rahatlatıyor. | Open Subtitles | يريحنى معرفة أن حياتك ليست عزيزة عليك كثمن تدفعة من أجل محبة رفاقك |
Beni rahatlatıyor. 86'daki Mets kadrosunu sayıyorum. | Open Subtitles | يساعدني لأهدأ, أنا اتذكر تشكيلة فريق "ميتس" سنة86. |
Bu, beni rahatlatıyor ve dinleyeceğiz. Bu her kimse kadın olsa iyi olur. Hey, Carrie! | Open Subtitles | ،إنه يهدّئني وستستمعون إليه ، مهما يكن هذا من الأفضل ان تكون إمرأة |
- rahatlatıyor. | Open Subtitles | -إنّه أحد سجايا تصفية الذهن . |