| Sokağa çıkmasına engel olamayıp dondurmacı arabasının çarpmasına ramak kalmasına neden olan benim. | Open Subtitles | أنا التي جعلته يخرج إلى الشارع و كاد أن يصطدم بعربة أيس كريم |
| iki gun once adamimin Castello'nun kostebegini ogrenmesine ramak kalmis. | Open Subtitles | و كما قلت منذ يومين رجلي كاد أن يكتشف من هو جاسوس كاستيلو |
| Ama en azından pişman olacağım bir şey yapmadım. Cücelerimi ona göstermeme ramak kalmıştı. | Open Subtitles | لكن على الأقل، لم أحرج نفسي، كنتُ بهذا القرب لأُريه تماثيلي.. |
| Benim kötü zamanda gelecek haberi kaldıramayacak raydan çıkmasına ramak kalmış bir kaçık olarak mı düşündün? | Open Subtitles | و الذي كان على مقربة من تفجير القضبان اذا ما سمع خبر واحد سئ؟ ؟ أنا فقط لا أحب أن أعلن عن حياتي الشخصية |
| Seni bir kalemde silmeme ramak kalmıştı. | Open Subtitles | لقد كٌنتٌ قاب قوسين أو أدني من حذفكِ من حياتي |
| Joy bir daire tutmuştu. Gitmesine ramak kalmıştı. | Open Subtitles | جوي لديها شقة على بُعد فركة كعب. |
| - Amacımıza ramak kaldı. O Ork pisliği buralarda bir yerde. | Open Subtitles | اقتربنا كثيراً ذاك (الأورك) الوغد بالداخل |
| veya bıçağı parmağına düşürmesine ramak kalan garson da değildi. | Open Subtitles | أو من قبل ذلك النادل الذي كاد يسقط سكيناً على معصمها |
| Gerçekleşen uygunsuz olayı telafi etmesine ramak kalmıştı. | Open Subtitles | كاد يعوض عن منعطف حرج بشكل لا يصدق أخذت الأمور في وقت سابق. |
| Teşekkürler çocuklar, ramak kalmıştı. | Open Subtitles | شكراً يا شباب .. لقد كاد يوشك ان يفعلها |
| Diğer bir deyişle aynı annende olduğu gibi ramak kalmıştı. | Open Subtitles | أو بتعبير آخر كان سيكون مثل والدتك "شئ كاد أن يحدث" |
| Birkaç kez Ralph'ın kendini öldürmesine ramak kaldı. | Open Subtitles | كاد رالف أن يقتل نفسه عدة مرات |
| Kazanmama ramak kalmıştı ama müvekkilim son anda korkup anlaşmaya vardı. | Open Subtitles | كنت بهذا القرب من الظفر بها, ثم عميلي خائف و عمل تسوية |
| Yanlış iliklenmiş gömleğini yırtıp ters giydiği çamaşırını indirmene ramak kalmıştı. | Open Subtitles | لم أحتج لمساعدتك أنتِ كنتِ بهذا القرب أن تمزقي قميصة المزرر بشكل خاطيء |
| Mezuniyete ramak kalmışken emirlere karşı mı gelelim? | Open Subtitles | وإنتهاك الأوامر هو على قدر هذا القرب من التخرّج؟ |
| Benim kötü zamanda gelecek haberi kaldıramayacak raydan çıkmasına ramak kalmış bir kaçık olarak mı düşündün? | Open Subtitles | و الذي كان على مقربة من تفجير القضبان اذا ما سمع خبر واحد سئ؟ |
| Dinle ufaklık, polisi çağırmama ramak kaldı. | Open Subtitles | اسمعي, يا فتاة، أنا على مقربة من الإتصال بالشرطة. |
| Geçenlerde ölümle sonuçlanmasına ramak kalan bir sauna vakası yok muydu? | Open Subtitles | إنتظر .. ألم تكن هناك حادثة غرفة البخار وكانت على مقربة الموت؟ |
| Seni öldürmesine ramak kalmış adamın. | Open Subtitles | ذلك الرجل كان قاب قوسين أو أدنى من قتلك. |
| Ve senden kurtulmak için elimdeki küçük güce başvurmama ramak kalmış durumda. | Open Subtitles | وأنا قاب قوسين او ادنى لاستخدام مهما كانت قوة قليلا لدي في هذا الموقف للتخلص منكم. |
| Gitmesine ramak kalmıştı. | Open Subtitles | تبعد فركة كعب من هنا. |
| Bitirmeye ramak kalkmıştı, Linc. | Open Subtitles | اقتربنا كثيراً من النهاية يا (لينك) |
| Okulun en havalı çocuklarından biri olmasına ramak kalmıştı. | Open Subtitles | كان على شفا كارثة،قبل أن يصبح من الطلاب المحترمين |
| Temiz bir kaçışa ramak kalmıştı. | Open Subtitles | لقد كنت على بعد بوصات من مخرج التنظيف |
| - Bu karisikliktan sonra da kovulmana ramak kaldi. - Tamam, dinleyin. | Open Subtitles | ـ وبعد هذه الفوضى، أنّك على بعد شبر واحد من الطرد ـ حسناً، اسمع |