| Rasheed üzerindeki etkilerini yok etmeye uğraştım ama çok geç kalmıştım. | Open Subtitles | حاولت أن اخلص رشيد من سيطرتهم لكن كان الاوان قد فات |
| Paramus, New Jersey'de doğmuş, Rasheed Halabi adında birini tanıyorum. | Open Subtitles | اعرف رجلا اسمه رشيد حلبي سيحل لنا الموضوع وهو من نيوجرسي |
| Rasheed, seni temin ederim, ağzımı bile açmayacağım. | Open Subtitles | أخي رشيد أعطيك ضمانا بأن شفاهي ستبقى مغلقة |
| Rasheed, Swami'den mesaj geldi. | Open Subtitles | أخي رشيد ، هناك رسالة من سوامي جي يريد مقابلتك |
| Ama Sarkar, Rasheed işini Savatya'ya vermişti. Ne oldu? | Open Subtitles | لكن ساركار اعطى رشيد العمل لسافاتيا ماذاعن ذلك؟ |
| İstihbarat aldık. Rasheed, içeride Sarkar'ı öldürtecekmiş. | Open Subtitles | حصلنا على معلومات ، رشيد سيكون عند ساركارداخل السجن وسيهاجمه |
| Az önce, Rasheed'in hapiste babama suikast düzenleyeceği bilgisini aldık. | Open Subtitles | نحن فقط لدينا معلومه سرية أن رشيد سيهاجم أبي في السجن |
| Belirlenen kişilerden biri de Qasim'in abisi Rasheed Naasir. 27 yaşında. | Open Subtitles | من ضمن الذين سُحب منهم أخو قاسم الاكبر رشيد ناصر 27 عاماً |
| 2011'den önce Qasim ve Rasheed'le ilgili hiç kayıt yok. | Open Subtitles | لا أحد لديه حبه على قاسم او رشيد قبل عام 2011 |
| Gerçek adları Qasim ve Rasheed Mattar. 2008'de aileleri Taliban tarafından öldürüldüğünde kaybolmuşlar. | Open Subtitles | الاسماء الحقيقيه هي قاسم و رشيد مطر , أخوه ألذين فقدوا عام 2007 بعد أن قتل أبويهم بواسطة طالبان |
| - Arkama yaslanıp Rasheed gibi insanların ülkemi parçalamasına seyirci kalamazdım. | Open Subtitles | أنا لم أستطع لم أستطع الجلوس لفتره طويله بينما أناس مثل رشيد يقومون بتمزيق بلدي |
| Landis bana Rasheed'den çok daha fazla abilik yaptı. | Open Subtitles | لانديز كان أكثر من أخ بالنسبةِ لي أكثر مما كان رشيد |
| Rasheed'in yakında bağlantı kuracağına hiç şüphem yok. | Open Subtitles | ليس لدي اي شك بأن رشيد سيقوم بعمل أتصال قريباً |
| - Dün Rasheed'e kardeşinin gözaltına alındığını söyledikten sonra banka hesabına sihirli bir şekilde 50,000 dolar yatırıldı. | Open Subtitles | بعد أن اخبرت رشيد بأن اخيه في الحجز حسابك المصرفي حصل على وديعه سحريه بمبلغ 50000 دولار |
| Rasheed'in rehin aldığı denizciyi nerede tuttuğunu söylemek için 10 saniyen var. | Open Subtitles | لديك 10 ثواني لخبارنا أين يحتفظ رشيد برهينتة |
| - Rasheed bana böyle bir bilgiyi verecek kadar güvenmiyordu. - ...dört, beş... | Open Subtitles | رشيد لم يكن ليثق بي في هكذا معلومات أربعه , خمسه |
| Rasheed yerel gruplardan biriyle işbirliği yapıyor olmalı. | Open Subtitles | يجب أن يكون رشيد في المنظمه مع فصيل محلي |
| Rasheed askeri hava saldırısından kaçınmak için nüfusu yoğun bir yer seçmiş olmalı. | Open Subtitles | رشيد سوف يختار قريه ماهوله ليتجنب ضربه جويه عسكريه |
| Rasheed, doktor getirdim. Halledeceğimi söylemiştim. | Open Subtitles | رشيد الدكتوره معي لقد اخبرتك ان تتعامل معها |
| O sırada, Rasheed Newson Cape Town'u ... | Open Subtitles | وخلال تلك الفترة، قام رشيد نيوسون بزيارة كيب تاون، |
| Rasheed'den ve Onbaşı Collins'den hiç iz yok. - Planınız ne? | Open Subtitles | لم نستطيع العثور على اي اشاره لرشيد او المكان الذي يحتجز به الجندي كولنز |