Üzgünüm Nick. Başkan kimsenin hayatını riske atmak istemiyor. | Open Subtitles | أنا آسف يا نيك لكن السيد الرئيس لا يريد المخاطرة بحياة أي شخص |
Dylan, Tyr gibi konuşmaktan nefret ediyorum, ama tek bir Than'i kurtarmak için tüm gemiyi riske atmak neden? | Open Subtitles | ديلان, بقدر ما أكره أن أبدو مثل صور, كيف إنقاذ واحد ثان تبرير المخاطرة سفينة بأكملها؟ |
Üzgünüm, sadece 3 aydır çalışıyoruz ve riske atmak istemiyorum. | Open Subtitles | آسفة نحاول منذ ثلاثة أشهر لا أريد المخاطرة |
Hayır, anlamadığım neden tüm şirketini bunun için riske atmak istediğin. | Open Subtitles | هو لٍم أنت على إستعداد للمخاطرة بكامل شركتك من أجل هذا. |
Gerçek. 3 kişi için 6 kişinin hayatını mı riske atmak istiyorsun? | Open Subtitles | إنه الواقع. هل أنت مستعد للمخاطرة بحياة ستة أشخاص لإنقاذ ثلاثة؟ |
Birliğim hayatımı birkaç bulaşıcı ibne için riske atmak zorunda olmadığımı söylüyor. | Open Subtitles | نقابتي تقول أنه لا يجب أن أخاطر بحياتي. من أجل حكاية مُعدية. |
Biz itfaiyeciyiz. Bazen hayatını riske atmak, aptal olmak zorundasın. | Open Subtitles | نحن رجل إطفاء، أي لا بد أن نفرق بين المخاطرة بالحياة والتهور |
Belli ki; başkanlığa adayım ve bunu riske atmak istemiyorum. | Open Subtitles | واضح أني مرشح للرئاسة، ولا أريد المخاطرة بذلك |
Gerçekten kızının hayatını bu herifin onu ne kadar tanıdığı üstüne riske atmak ister misin? | Open Subtitles | هل تريدين حقا المخاطرة بحياتها استناداً على مدى معرفته بها؟ |
Likör iznimizi riske atmak, geçim kaynağımızı riske atmak da ne oluyor? | Open Subtitles | المخاطرة برخصة بيع الكحول، المخاطرة بمصدر إعالتنا؟ |
Hiç kimse bu bilginin sızmasını riske atmak istemedi ve onu rahat bıraktılar. | Open Subtitles | لا أحد اراد المخاطرة بتسريب هذه المعلومة لذا قاموا بتوصيله وحيداَ |
Bunların hepsini altın bir diş bir Ford Escort için mi riske atmak istiyorsunuz? | Open Subtitles | تريدون المخاطرة بكل هذا لأجل بعض الأسنان الذهبية وسيارة فورد إسكورت؟ |
Bir savunma avukatının, onun benim biyolojik babam olduğunu ve bunu mahkemede aleyhimize kullanmasını riske atmak istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريد المخاطرة بأن يكتشف محامي الدفاع أنه أبي البيولوجي ويستغلّ ذلك ضدنا في المحكمة |
Ya da gelirler. O zaman da onlara zarar vermek zorunda kalırsın. Bunu riske atmak istemiyorsun, değil mi? | Open Subtitles | أو سيأتوا، عندئذٍ ربّما ستأذيهم، تأبى المخاطرة بهم، صحيح؟ |
Sen benim kız kardeşimsin ve şu anda senin için özel olan bu anı riske atmak istemiyorum. Gidin. | Open Subtitles | أنتِ شقيقتي ولا أريد المخاطرة بإفساد لحظة مميّزة لكِ |
Kimse bu durumda politikaları riske atmak istemiyor. | Open Subtitles | ليس هناك من هو على استعداد للمخاطرة لكسر السياسة هناك |
İhtiyacı olmayan bir şey için çocuğunun hayatını riske atmak istiyorsun. İhtiyacım var. | Open Subtitles | وأنت على استعداد للمخاطرة بحياته لأجل ما لا يحتاجه بل أحتاج الجراحة |
Hızlı giderek hiçbir şeyi riske atmak istemiyorum. | Open Subtitles | و أنا حقاً معجب بك لا أريد أن أخاطر بأي شيء بالاستعجال |
Hızlı giderek hiçbir şeyi riske atmak istemiyorum. | Open Subtitles | و أنا حقاً معجب بك لا أريد أن أخاطر بأي شيء بالاستعجال |
Lider harekete geçip bebeği ve anneyi riske atmak ile kalıp tüm kabileyi riske atmak arasında seçim yapmak zorunda. | Open Subtitles | على القائد أن يقرر إذا ما كان عليهم أن يتحركوا ويخاطر بطفله الذي لم يولد بعد أو أن يبقوا ويخاطر بمستقبلهم جميعا |
Çünkü seçimi riske atmak istemiyor. | Open Subtitles | لأن قرر ألا يخاطر |