Ama sen, bana bir şey söylemezsen geride dinleyeceğim bir tek o kalıyor. | Open Subtitles | حصنا، لكن إذا لم تخبرني بشيئ ستكون هي الشخص الوحيد الذي سأستمع إليه |
Son birkaç gündür ne derdin olduğunu söylemezsen onunla seni tekmelemem gerekecek. | Open Subtitles | فإن لم تخبرني عما أصابك في الأيام الماضية سأحتاج إليها لأركلك بها |
Bana söylemezsen ona yardımcı olamayız! | Open Subtitles | أخبرينيأينهو ، لن نستطيع مساعدته إذا لم تخبريني عن مكانه |
O halde, bombaların yerini söylemezsen sana ne yapacağımı da biliyorsundur. | Open Subtitles | اذاً أنت تعرف ما سأفعله لك اذا لم تخبرنى بمكان القنبلتين |
Seni rahatsız edenin ne olduğunu söylemezsen nasıl yardım edeceğim? | Open Subtitles | إن أبيت أن تخبرني عمّا يزعجك فكيف يُفترض بي مساعدتك؟ |
Çünkü kimin ne zaman nerede olduğunu tam olarak doğru söylemezsen bu seni cinayete yataklık yaptığın anlamına gelecek. | Open Subtitles | لكن التفاصيل مهمة الآن لأنك لو لم تخبرني الحقيقة كاملة عن مكان تواجدك والوقت الذي جعلك شريكاً في الجريمة |
Nerenin acıdığını söylemezsen bir şey yapamam. | Open Subtitles | لاأستطيع اصلاح أي شيء قبل أن تخبرني أين تتألم |
Eğer 15 saniye içinde neden aradığını söylemezsen telefonu kapatmak zorunda kalacağım. | Open Subtitles | وإذا لم تخبرني لماذا إتصلت في خمسين ثانيه سأنهى المحادثة الهاتفية |
Bana söylemezsen sana yardım edemem. | Open Subtitles | ماذا ؟ ما الأمر لا يمكنني مساعدتك بدون أن تخبرني |
Eğer ne yaptığını söylemezsen onu çalacağım. | Open Subtitles | إن لم تخبرني بما تفعلونه هناك سأقوم بإطلاق صفارة الإنذار |
Ne olduğunu söylemezsen sana yardım edemem. | Open Subtitles | لن أستطع مساعدتك إذا لم تخبريني ما الأمر ؟ |
Her şeyi halledebilirim, ama ters giden şeyin ne olduğunu söylemezsen hiçbir şey yapamam! | Open Subtitles | أستطيع أن أصلحه لكن لا أستطيع أن أفعل أي شي قبل أن تخبريني ماذا جرى |
Nerede olduğunu söylemezsen, ne olacağını biliyorsun. | Open Subtitles | لو لم تخبرنى بمكانها, فانت تعرف ما سوف يحدث, اين هى ؟ |
Ve bana hemen doğruyu söylemezsen buradan çıkıp gideceğim... - ...ve ikinizi yalnız bırakacağım. | Open Subtitles | وإذا لمْ تُخبرني الحقيقة حالاً، فسأنهض، وأخرج من هنا وأدعكما لوحدكما. |
Ama yemin ederim, Francie'ye karıştırdığın haltları söylemezsen seni öldürürüm. | Open Subtitles | لكن تزوج فرانسى بدون أن تخبرها عن ذلك وأنا سأقتلك. |
Eğer söylemezsen, yakında evlenecek sen de kendinden nefret edeceksin. | Open Subtitles | اذا لم تخبريه الان سيتزوج وانتى ستكرهين نفسك |
- Sanırım biliyorsun... ama söylemezsen sana yardım edemeyiz. | Open Subtitles | لا أعرف أعتقد أنك تعرفين، لكنّنا لا نستطيع مساعدتك مالم تخبرينا ماذا يجري |
İki, eğer özgün olduğunu söylemezsen özgün olmak daha kolaydır. | TED | أثنين، من الأسهل أن تكون أصلي إذا لم تقل أنك أصلي. |
Kimin gönderdiğini söylemezsen, istihkakın yarıya indirilecek. | Open Subtitles | ما لم تخبرنا من الذي أرسلهم سوف نقتطع نصف مؤنتك. |
Ellerinde ikinizin kilise önündeki fotoğraflarınız var ve onlara gerçeği söylemezsen ortaya çıkaracaklar. | Open Subtitles | لديهم صور لكلاكما فى منزل بالمدينة و سيستعملوهم ما لم تخبريهم بالحقيقة |
Fakat sorunun ne olduğunu söylemezsen sana ne diyeceğimi bilemiyorum. | Open Subtitles | ولكن انا لا اعرف ماذا أقول حتى تخبرينى ماذا هناك |
ve tekneyi vereceğini söylemezsen çok daha fazlasını... kaybedeceksin, Michael. | Open Subtitles | إن لم تقل لي في الحال أنّك ستحضر لي المال و ستحضر لي القارب |
Eğer birşey söylemezsen, bunun bir uçak kazası olduğunu kabul edeceğim. | Open Subtitles | إن لم تقولي أي شيء، سأفترض أنه تحطّم طائرة |
Ethan'a gerçeği söylemezsen, istediğin kadar mutlu olamayacaksın. | Open Subtitles | أعتقد أنك إذا لم تقولى الحقيقة حول كل شىء لن تكونى أبدا سعيدة كما تتمنين |
Brain, söylemezsen ikimizi de öldürecek! | Open Subtitles | برين سوف يقتلنا نحن الاثنين اذا لم تخبره عليك ان تخبره |