söylentilerin aksine, sadece insanım, ve bir sonraki erkek kadar meraklıyım. | Open Subtitles | أنا مجرد إنسان، وعلى العكس من الشائعات وأنا فضولي كالرجل القادم. |
Bu tarz söylentilerin sonu orduya varır. | Open Subtitles | هذا النوع من الشائعات طبيعيا يأخذ طريقه و يعود الى الجيش |
Halk içinde olduğu için de, hükümet söylentilerin yayılmasını engelleyemedi. | Open Subtitles | بسبب أن البوابة نشطت في مكان عام حكومة راند لم تتمكن من منع الشائعات عن الإنتشار |
Deccal ile ilgili akıldışı söylentilerin bizi etkilemesine izin vermemeliyiz. | Open Subtitles | عزيزي ادسو ، يجب علينا أن لا نقع تحت تأثير الإشاعات اللاعقلانية للمسيح الدجال |
Tüm ülkede söylentilerin peşinde koşan salakların olduğunu bile duymuştum. | Open Subtitles | و سمعت ايضاً أنه بعض الحمقى رحلوا يطاردون الإشاعات عبر البلاد. |
Buraya helâdaki söylentilerin doğru olduğunu söylemeye geldim. | Open Subtitles | أنا هنا يا رجال لأخبركم أن إشاعات المرحاض حقيقية |
Ölümüne ait söylentilerin doğru olduğunu ummuştum. | Open Subtitles | تمنيت ان إشاعات مقتلك كانت حقيقة |
söylentilerin yayılmasını mı yoksa bu konuda bir şey yapmak mı istiyorsun? | Open Subtitles | اتريد للشائعات ان تنتشر، ام تريد فعل شئ حالها؟ |
Onlara söylentilerin gücünü öğretmişti, onlar da kendi söylentilerini başlatmışlar. | Open Subtitles | هو من قام بتعليمهم مدى قوة الشائعات والآن هم يخططون لإطلاق شائعتهم |
Ekselansları izninizle bu söylentilerin doğru olmadığı söyleyebilme fırsatını bana verin. | Open Subtitles | بعد أذن سموك أريد دليلا لنفي تلك الشائعات |
söylentilerin kendi yaşamları vardır, bir kartopu gibi büyürler. | Open Subtitles | الشائعات تقول بأن لها حياة خاصة ، تنمو مثل كرات الثلج |
söylentilerin kaynağını Kongo'nun ormanlarında araştıracaklar. | Open Subtitles | قررت ان تنظم رحلة استكشافية الى داخل الغابات الكونغولية للتحقيق فى مصدر الشائعات |
Buraya size o söylentilerin doğru olduğunu söylemeye geldim. | Open Subtitles | حسنًا، أنا هنا لأخبركم بأن هذه الشائعات صحيحة |
Ve bu her kimse bu söylentilerin doğru olup olmadığını belirlemek için gönderildi. | Open Subtitles | ، وأيا كان ذلك الشخص فقد تم إرساله من أجل معرفة صحة تلك الشائعات |
Ve burada önemli olan ise Roma dünyasında bu tarz söylentilerin teyit edilmesinin çok zor olmasıdır. | Open Subtitles | و الامر الحاسم بهذا الصدد هو أن التيقن من صحة هذه الشائعات في العالم الروماني , كان سيصير أمرا في غاية الصعوبة |
Bu söylentilerin neden çıktığını bilmiyorum. | Open Subtitles | انا لا اعرف لماذا هذه الإشاعات تبدأ |
söylentilerin gerçek olup olmadığını mı görmek istedin? | Open Subtitles | هل أردت أن ترى إن كانت الإشاعات حقيقية؟ |
söylentilerin doğru olduğunu sanmıyordum. Öylesine hikayeler diye düşünmüştüm. | Open Subtitles | أعتقد بأن تلك الإشاعات صحيحة |
-Hangi söylentilerin? | Open Subtitles | أي إشاعات ؟ تعرف |
- söylentilerin mi? | Open Subtitles | - إشاعات بذيئة؟ |
söylentilerin aksine, onu ben zehirlemedim. | Open Subtitles | خلافاً للشائعات, أنا لم أسممه |