Kanaatimce cinayete saplantısı öylesine güçlü ki, söz verdiği şekilde davranmak zorunda. | Open Subtitles | برأيي أن هوس القاتل قوي جداً لدرجة أنه سيحقق ما وعد به |
Saddam Hüseyin'in savaşların anası olacağına söz verdiği savaş için. | Open Subtitles | لمعركة وعد بها صدام حسين أنها ستكون أم كل الحروب |
İçkimi patronunuzun söz verdiği aralıklarda alsaydım hatta patronunuza ulaşabilseydim ki kendisi iş yapmayı günlerce kaybolmak sanıyor bu konuşma yapıImadı ve ben de... | Open Subtitles | لو حصلت على الخمر في الوقت كما وعد سيدك إذا, في الحقيقة تمكنت من الوصول إليه والذي يبدو أنه يعتقد أننا في عملية تجريبة |
Benim için güzel olan parçası telefonun çaldığı ve Çinli adamın yarın gelip paketi alacağına söz verdiği zamandı. | Open Subtitles | العظمه فيه بالنسبه لي عندما رن جرس التليفون و الرجل الصيني وعدني انه سوف يأتي و يأخذ حمولته غدا |
söz verdiği sayıdan iki oy geride kalan bir bayana bakıyorsun. | Open Subtitles | انت تنظر لأمرأة على بعد صوتين من وعدك لها. |
"Kavalcının bana da söz verdiği... | Open Subtitles | * لا أٌصدقُ كيف أني حُرمتُ * |
Karısına, onu dansa götüreceğine söz verdiği için üç gün boyunca patlak bir apandisle dolaşmıştı. | Open Subtitles | لقد ظل يحوم حول المكان وبكل اندفاع لمدة 3 أيام لأنه وعد زوجته باصطحابها لساحة الرقص |
Ama toprak Tanrı'nın söz verdiği gibi önlerinde uzanıyordu. | Open Subtitles | و مع ذلك بدأت الأرض تتضح أمامهم كما وعد الرب |
Sovyetler listeyi ele geçirirse en az Barley'nin Dante'ye söz verdiği kadar pazara çıkmış olacağız yani | Open Subtitles | لو ان السوفيت حصلوا على القائمه فسيكون علينا بالمقابل ان ننشر المذكرات طبقا لما وعد به بارلى دانتى |
Bana söz verdiği halde. Yalan söyledi. | Open Subtitles | أبي أرسلك بعد أن وعد أن أعمل هذا لوحدي,كذب |
Tanrının, söz verdiği gibi bir gün döneceği korkusuyla, köylüler eşiği geçmeyi reddetti. | Open Subtitles | رفض القرويون تخطي عتبته خشية عودة الإله ذات يوم كما وعد |
Kabul etmezsek İngiliz kabinesinin söz verdiği tehdit buydu. | Open Subtitles | التهديد كان وعد .. الوزارةالبريطانية. إذالمنصدّقعلى هذه المعاهدة. |
Salazar'ın söz verdiği reformlara engel olmak için. | Open Subtitles | وهذا لتهديد سالازار وحكومته من إجراء تلك الإصلاحات التي وعد بها نحن لا |
Joe'nun söz verdiği kazançları diğer fonlarla ödedik. | Open Subtitles | دفعنا العائدات التي وعد بها جو بأموال أخرى |
Bizi kavuşturur mu? Ya da söz verdiği gibi özgür kılar mı? | Open Subtitles | هل سيوحدنا من جديد، أو نصبح أحراراً كما وعد ؟ |
6 yıl önce söz verdiği balayına götürmemiş kızı. | Open Subtitles | لمْ يذهبا أبداً لشهر العسل الذي وعد به قبل ست سنوات. |
Ah evet, orada şu an kocaman bir kitaplık var, birinin geri göndereceğine söz verdiği. | Open Subtitles | اه , نعم , حيث أخزن مؤقتا رف كتب عملاق شخصا ما وعد اننا سنعيدها |
Bir neden söylemedi, sadece söz verdiği tahıla sahip olmadığını söyledi. | Open Subtitles | لم يعط سببا، لكنه يزعم فجأة انه ليس لديه القمح الذي وعد به |
Tek bildiğim; bana o elbise konusunda indirim yapmaya söz verdiği. | Open Subtitles | كل ما أعرفه هو أنه وعدني بخصمٍ على ذلك الفستان |
Beni önümüzdeki filminde hobit yapacağına söz verdiği sürece alabilir. | Open Subtitles | سنعيده له إن وعدني بأن أمثل دور الهوبيت في فيلمه القادم |
Green'in sana söz verdiği bir saniyede yapılabilir. | Open Subtitles | بماذا وعدك الأخضر ؟ يمكنك التراجع عنها |
"Kavalcının bana da söz verdiği... | Open Subtitles | * لا أٌصدقُ كيف أني حُرمتُ * |
Kralın söz verdiği adamlar? | Open Subtitles | واين الرجال لقد وعدنى الملك |