Yatırılan miktarın da devir sözleşmesi için olduğu su götürmez. | Open Subtitles | من المؤكد أنّ مبلغ الإيداع كان من أجل عقد الإستيلاء |
kira sözleşmesi iptal edilebilir Amiral ve ablam kendilerine başka bir ev bulabilirler. | Open Subtitles | إلغاء عقد إيجار كلينج وأنه مع أختي سيدبران منزلاً آخرلهما هذا كل شئ |
Meslektaşımla paylaştığım danışmanlık sözleşmesi vardı, kendisiyle ancak bu kadar farklı iki insan olabilirdik. | TED | كان لدي عقد استشاري تشاركته مع أحد زملائي وهو مختلف عنّي إلى حد كبير |
Adamlarımın Cenevre sözleşmesi dahilinde savaş esiri olarak korunacaklarına dair imzalı bir emir istiyorum. | Open Subtitles | أريد أمرا موقعا ينص على أن يتم منح رجالي الحماية المكفولة لأسرى الحرب حسب إتفاقية جنيف |
Şey, çünkü Brezilya ve A.B.D. arasında iade sözleşmesi yok. | Open Subtitles | بسبب أنه لا يوجد اتفاقية تسليم بين البرازيل والولايات المتحدة |
tüm memurların neredeyse 3 ay sözleşmesi vardı. | Open Subtitles | تقريبا جميع المسؤولين لديهم عقود لمدة ثلاثة أشهر. |
Neden evlilik sözleşmesi ve başka farklı bir sebep değil, senelik bir olayı açıklamak için? | TED | لماذا عقد زواج وليس أي سبب آخر لعمل سنوي اعتيادي.؟ |
Şangay Krallık arsa sözleşmesi. | Open Subtitles | . تفاصيل عقد بناء الفرع الثاني من المملكة الذي بـ شانجهاي |
Ha bir de plak sözleşmesi istiyoruz. Derhal buraya bir plak yapımcısı getir. | Open Subtitles | ونريد ايضاً عمل عقد للتسجيل لذا عليك احضار مسئول ايضا |
Bu bir devlet sözleşmesi tüm faydaları içerir. | Open Subtitles | هذا عقد حكومي, والذي يعني كافة انواع المزايا. |
Boş zamanları için de benimle bir sözleşmesi var. | Open Subtitles | إنها نموذج في وقت الفراغ وأحصل على عقد حصري |
Ama ikimizin de sözleşmesi sona erdiğinden sana bir önerimiz var. | Open Subtitles | لكن منذ ان أنتهى عقد كل منا فلدينا فكرة لكِ |
Büyük Amerika sözleşmesi, sigorta ödeme yapar, ve onlar da hükümete karşı olan küçük savaşlarını fidyeyle finanse ederler. | Open Subtitles | عقد امريكى كبير يتضمن التامين وهم يموّلون حربهم الصغيرة ضدّ الحكومة بالفدية |
Boş zamanları için de benimle bir sözleşmesi var. | Open Subtitles | إنها نموذج في وقت الفراغ وأحصل على عقد حصري |
Dava açmayacağınızı biliyorum çünkü aşk sözleşmesi imzalayacaksınız. | Open Subtitles | أعلم أنّكما لن تتعرّضا للمقاضاة لأنّكما ستوقّعان على إتفاقية غرام |
Evet, vardı ama evlilik sözleşmesi soyup soğana çevirmenin eş anlamlısıdır. | Open Subtitles | ظننت أنكما وقّعتما على إتفاقية ما قبل الزواج نعم، لقد فعلنا، ولكن حتى إتفاقيات .. ما قبل الزواج لا تضاهي |
Şimdi evlilik sözleşmesi geçersiz olduğuna göre bunlar ortak mal olur. | Open Subtitles | تعتبر ملكية مشتركة الآن إذ أصبحت اتفاقية ما قبل الزواج لاغية. |
Burada çeşitli binalar, alışveriş merkezi ve park için dört sözleşmesi daha olduğu yazıyor. | Open Subtitles | يسرد هنا أنه حصل على أربعة عقود أخرى لمقاولات مباني إضافةً لمجمع تجاري ومنتزه |
Newcastle United taraftarı iki yıllık sözleşmesi olmasına rağmen kaybedilen Santiago için hâlâ hesap sormaya devam ediyor. | Open Subtitles | جمهور نيوكاسل لازالوا مستغربين من خسارة لاعبهم سانتياغو بعامين قبل انتهاء عقده |
O zaman size basitçe açıklayayım, eğer bir eş evlilik sözleşmesi imzalarsa, feragat ettiği... | Open Subtitles | إذا علي أن أشرح بحذر أنه ما إن تقوم الزوجة بتوقيع إتفاق ما قبل الزواج فإنها لم تعد تملك إرادتها في كثير من الأمور |
Sayın Yargıç, tanıklık sözleşmesi yapmak için Nate Murphy'i seçtik. | Open Subtitles | حضرتك ,لقد قررنا أن نعقد أتفاقية شهاده مع نات ميرفي |
Biz evlenmeden önce, evlilik sözleşmesi sormuştum, ve herşeyimi yakmıştı. | Open Subtitles | ، قبل زواجنا طلبت منها أن نعقد اتفاق ما قبل الزواج فأحرقت كل أشيائي |
Neyi başardılar? Birleşmiş Milletler sözleşmesi, Bretton Woods kurumları yani Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu (IMF), | TED | ميثاق الأمم المتحدة، مؤسسات بريتون وودز، كما انهم يسمى، البنك الدولي، وصندوق النقد الدولي. |
Bu evrensel insan hakları sözleşmesi her yerde yaşayan insanlar için yeni bir uluslararası Magna Carta olabilir. | Open Subtitles | هذا الإعلان العالمي لحقوق الإنسان يمكن أن تصبح ماغنا كارتا الدولية من الناس في جميع أنحاء العالم. |
Çok bağlayıcı bir sözleşmesi vardı ve Fox dışında filmler yapmıştı. | Open Subtitles | مُستغلة بعقد مٌلزم لشركة فوكس و لكنها مثلت أفلام خارج الشركة |
Bir ortak çalışma sözleşmesi tam sana söylemeye geliyordum. | Open Subtitles | هذا اتفاق على التعاون و كنت قادم لاخبارك بشأنه. |
Evlilik sözleşmesi mi? Tanrım. | Open Subtitles | ...إتفاقيه ما قبل الزواج يا إلهى |
Benden boşandıktan sonra düzenlenen her evlilik sözleşmesi demek istiyorsun. | Open Subtitles | تقصد في كل اتفاق قبل الزواج تعقده بعد أن تطلقني |