Kuzey birliklerinin tüm Sınır boyunca toplandıkları haberini aldık. | Open Subtitles | حصلنا على مايلي : احتشدت القوات الشمالية على طول الحدود |
Sınır boyunca işlenen cinayetleri haritada işaretledim. | Open Subtitles | والآن إن قمت بتتبع الأماكن حيثُ حدثت جميع حوادث القتل على طول الحدود |
Ulusal Muhafız birliklerinin Sınır boyunca uzun süreli denetim yapması da kararlaştırıldı. | Open Subtitles | بينما يحتشد الحرس الوطني على طول الحدود... . لفترة زمنية طويلة. |
Lesothoda erkeklerin yüzde 80'ni acımasız şartlar altında, Sınır boyunca madenler içinde çalışıyordu. | TED | حسنا , ثمانون بالمئة من الرجال بتيلوسوتو عمل بالمناجم على الحدود في ظروف وحشية |
Eğer bunu kolaylaştırabilirsek Sınır boyunca baskının birazının azaldığını göreceksiniz ve böylelikle Sınır Devriyesi'ndeki erkek ve kadınların insan ticaretine ve uyuşturucu kaçakçılığına odaklanmasını sağladığını da göreceksiniz. | TED | فإذا تمكننا من تسهيل ذلك؛ فسترون أن بعض الضغوط على الحدود قد خفّت مما يتيح للرجال والنساء من حرس الحدود التركيز على الإتجار بالبشر وكذلك منظمات الإتجار بالمخدرات. |
Cennak bataklığı, Sınır boyunca uzanır. | Open Subtitles | مستنقع (سيناك) يجري على طول الحدود مباشرة |
Pershing'in tüm Sınır boyunca taburları var. | Open Subtitles | بيرشينج) نشر القوات) على طول الحدود |
Bu Sınır boyunca dört çiftlik ve doğuya doğru iki köy demek. | Open Subtitles | أربع مزارع على الحدود وقريتان شرقا |
Ürdün Vadisi'ndeki durum yüzünden, Sınır boyunca kan dökülebilir. | Open Subtitles | الوضع في (غور الأردن) يهدد بإراقة الدماء على الحدود |
Büyük Bennet toplarını patlatıp ateşini kusarak Ontario Gölü'nde süzülürken geçici Sınır boyunca öpücük atacak. | Open Subtitles | (بيغ بينيت)، يا للهول، ماذا؟ وهل ستتبختر على بحيرة (أونتاريو) وتوزع القبلات على الحدود المؤقتة |