Ve bütün bu deneyleri tekniğimizin sınırlarını anlayana dek çözümledik, çünkü bu sınırları anlayınca, nereye kadar zorlayabileceğimizi öğreniriz. | TED | وقمنا بتحليل كل هذه التجارب حتى فهمنا فعلا حدود تقنياتنا وما أن فهمنا هذه الحدود فقد عرفنا كيف نوسعها |
Ama mesleğinin sınırlarını zorla, o zaman kontrolden çıktığını söylerler. | Open Subtitles | لكن يدفع حدود مهنتك، وهم يقولونك في الخارج من السيطرة. |
Sana kelimeleri öğretebilirim ama gücünün sınırlarını kendin öğrenmek zorundasın. | Open Subtitles | استطيع تعليمك الكلمات لكن حدود قواك عليك انت اكتشافها بنفسك |
İstediğimiz hayatın sınırlarını çizmek ve uygulayabilmek için gerekli sorumluluğu almalıyız. | TED | علينا أن نكون مسؤولين لوضع وإنفاذ الحدود التي نريد في حياتنا. |
Biri, seni sen yapan sınırlarını zorlayan, sana rozetini kazandırandır. | Open Subtitles | القضية التى تدفعك إلى أقصى حدودك و تجعلك تستحق الشارة |
Benzer şekilde, spor ve atletizm arasındaki yakınlığı makinelerin sınırlarını zorlayacak algoritmalar üretmek için kullanıyoruz. | TED | وبالمثل، نحن نستخدم هذا التناظر الوظيفي للرياضة والألعاب الرياضية لإنشاء خوارزميات جديدة لآلات لدفعها نحو حدودها. |
Korkularımızın ya da başkalarının beklentilerinin kaderimizin sınırlarını belirlemelerine asla izin vermemeliyiz. | Open Subtitles | يجب ألا نسمح أبداً لخوفنا أو لتوقعات الأخرين أن تحدد حدود مصيرنا |
Ama burada bu çizgiler boyutlar arası geçiş sınırlarını gösteriyor. | Open Subtitles | لكن هنا بالأسفل، هذه الخطوط تدلّ على تعيين حدود الإنتقال. |
Eyalet sınırlarını aşana dek koltuk hakkında şikayet etmeyi bırakmanız lazım. | Open Subtitles | ما أن تعبر حدود الولاية تكف عن الشكوى بخصوص المقعد الأمامي |
Eyalet sınırlarını geçtiğinizde dental anatomi değişmez, öyle değil mi? | Open Subtitles | ولا يتغير تشريح الأسنان عند عبور حدود الولاية، أليس كذلك؟ |
Sen ve senin gibiler üzgün, sıradan hayatlarınızı yaşarken ben evrimin sınırlarını genişletiyordum. | Open Subtitles | بينما كنت وآخرون مثلك كانوا يعيشون حزينة حياتكم، طبيعية، كنت دفع حدود التطور. |
Bu sıralarda vücudun sınırlarını bulandırıp derinin nerede bitip yakın çevrenin nerede başladığının anlaşılamadığı bir tasarıyla takıntılı hale geldim. | TED | وأصبحت مفتونةً بفكرة الضبابية حول حدود الجسم. بحيث لاتستطيع التمييز بين نهاية الجلد وبداية المحيط الخارجي. |
Bence bu canlının beyninin nasıl işlediğini çözmek, nörobilimin sınırlarını zorlayan şeylerden biri. | TED | وأود أن أقول أن أحد حدود عمل الأعصاب هو اكتشاف كيف يعمل دماغ هذا الشيء |
Ayrıca soğuk atomlar fiziğin sınırlarını derinlemesine araştırmak için yüksek bir potansiyele sahip. | TED | ثانياً، لاستخدامات الذرة الباردة احتمالات هائلة لاكتشاف حدود الفيزياء. |
Bugünkü gibi deneyimler sınırlarını zorlayacak ve bunu yapmazsak ilerleme kaydedemeyiz. | Open Subtitles | التجارب كاليوم تدفع الحدود الفاصلة لكننا لا نكبر إذا بقينا مرتاحين |
Teoride kuantum bilgisayarları klasik bilgisayarların hesaplama sınırlarını geride bırakabilir. | TED | نظرياً، يمكن للحواسيب الكمومية تجاوز الحدود الحسابية للحواسيب العادية. |
sınırlarını aşarsan, seni balina pisliğinden daha alçak bir seviyeye indiririm. | Open Subtitles | لكن إن تخطيت حدودك,فأقسم بأنني سأسحقك كما أسحق قذارة الحوت |
Ayrıca sınırlarını aştığın ve bütçenden izinsiz ödeme yaptığın kısımda var. | Open Subtitles | كان هناك جزء عن ... تجاوز حدودك ودفع راتبك وأعطائك السلطة |
Ancak arada sırada bir tür sınırlarını aşar. | TED | ولكن بين الحين والآخر، تتعدى فصيلةٌ ما حدودها. |
Kendi sınırlarını bilmek bilgeliktir. Git buradan,oğlum, ve yanlış yapmaya devam et. | Open Subtitles | من الحكمة أن يعرف الرجل حدوده والآن أخرج من هنا |
Bir şey daha sınırlarını aşan insanlara tahammül edemiyorum. | Open Subtitles | وشيء آخر لا أستطيع تحمل أؤلئك الذين يتخطون حدودهم |
Lütfen hız sınırlarını aşmayın. İyi geceler. | Open Subtitles | أرجو التقيد بحدود السرعة تمتع بليلة جيدة |
Hala sizin soruşturmanız, ancak o suçlular eyalet sınırlarını geçtikleri anda, bu federal bir konu olacak. | Open Subtitles | إنه يظل في قيد تحقيقك لكن في حالة تعدى هؤلاء المجرمين الخطوط لحدود الولايات ستكون في قيد ال فدراليون |
Bu kötü çocuk, Baxterlar San Miguel sınırlarını terk edene kadar misafirimiz olacak. | Open Subtitles | سنحتفظ بهذا الولد السيئ كضيف فقط حتى يغادر الباكستر سان ميجيل و يتجه للحدود |
İşçiler beden ve akıl sınırlarını zorlayan vardiyalar konulmuştu. | Open Subtitles | العمال وضعوا تحت ضغط عمل إضافى أختبر قدراتهم الذهنيه والبدنيه إلى أقصى حد |
Sen iyi bir adamsın teğmen. İyi bir adam her zaman sınırlarını bilir. | Open Subtitles | أنت رجل طيب أيها الملازم الرجل الطيب يعرف دائماً حدودة |