"saatlerinde" - Traduction Turc en Arabe

    • الساعات
        
    • خلال ساعات
        
    • بوقتٍ
        
    • في ساعات
        
    • فى وقت
        
    • في أوقات
        
    • في وقتٍ
        
    • بساعات
        
    • خلال وقت
        
    • وفي وقت
        
    • في وقت متأخر
        
    • وقت مبكر من
        
    • هذا اليوم في
        
    • مبكراً في
        
    • متأخر من
        
    Sabahın erken saatlerinde, Rus ordusu içeri girdi ve şaşırtıcı olarak az bir direnişle karşılaştı. Open Subtitles في الساعات الاولى من صباح هذا اليوم تحركت القوات الروسية للهجوم و قابلت مقاومة صغيرة
    Çünkü gecenin bu geç saatlerinde burada olmak, sosyal yaşantımı kemiriyor. Open Subtitles لأن فى الساعات الأخيرة الماضية تدخلنا إمكانية حياتى الإجتماعية
    Onlarla sadece çalışma saatlerinde aşk yaparım. Open Subtitles أنا اقوم بمضاجعتهم فقط خلال ساعات العمل.
    Günün erken saatlerinde stüdyoyu aramıştı. Open Subtitles لمَ لمْ تُخبرينا ذلك من قبل؟ اتّصلت بالاستوديو بوقتٍ سابق من ذلك اليوم.
    Olağan gece vardiyası saatlerinde ve ben ekibi elimle seçiyorum. Open Subtitles عادة في ساعات مناوبة منتصف الليل وأقوم أنا باختيار الطاقم.
    1 Haziran gününün erken saatlerinde, garip ve rahatsız edici bir rüya gördüm. Open Subtitles فى وقت متأخر من ليلة السبت الأول من يونيو حلمت حلماً غريباً حلماً غير سار
    Nehir boyunca günün belli saatlerinde bir çeşit dinozor trafiği yaşanırdı. Open Subtitles كان هناك نوع من الاندفاع ديناصور ساعة في أوقات معينة من اليوم على طول هذا النهر.
    Polis kurbanların ismi dışında bir bilgi vermedi ancak bugünün ilerleyen saatlerinde bir basın toplantısı olacağı söylendi. Open Subtitles لم تفدنا الشرطة بأية معلومات بإستثناء أسماء الضحايا ولكن سيعقد مؤتمراً صحفياً في وقتٍ لاحق اليوم
    Sabahın erken saatlerinde Güney Dublin'de 18 yaşında bir erkek cesedi bulunmasından sonra, polis cinayet soruşturması başlattı. Open Subtitles حصلت عملية قتل وُجدت جثة رجل في الثامنه عشر جنوب منطقة دبلن في الساعات المبكره من الصباح
    Cumartesi orada en son kim kalmış sabahın erken saatlerinde bir şey gören olmuş mu öğrenmek istiyorum. Open Subtitles أنا أبحث عن أى شخص قد تواجد هُناك يوم السبت الماضي وفي الساعات المُبكرة ، الذين قد رأوا أى شيء
    Ya da buradaki herhangi bir kişi izin saatlerinde, zamanı olunca kullanmayı öğretsede, bizde kendi başımıza kullansak olmaz mı? Open Subtitles أو يمكننا القيادة بأنفسنا لو أن أحداً هنا حظي بوقت لمساعدتنا بإخراج تصاريح الساعات المرخصة
    Hayatının son saatlerinde bunları mı tartışmak istiyorsun? Open Subtitles هذا ما تريد مناقشته الآن في الساعات الأخيرة من حياتك؟
    Seni uyarmalıyım, şirket mesai saatlerinde içki içmeyi - hoş karşılamaz. Open Subtitles أحذرك من أن الشركة تستهجن الشرب خلال ساعات الدوام الرسمي
    İş saatlerinde gizli kaçamaklar yapamam. Open Subtitles لا أستطيع إجراء مقابلة غامضة خلال ساعات العمل
    Hayır, sen beni çalışma saatlerinde tekrar ara! Open Subtitles كلا ، بل اتصلوا أنتم بي خلال ساعات العمل
    Günün erken saatlerinde, veda etmek için Danielle'in dairesine gitmiştim. Open Subtitles بوقتٍ مبكرا من ذلك اليوم كنت بشقة دانييل لأودعها
    Gecikme, beni ayakta tutma, gecenin garip saatlerinde ayrılma çeşitli hipotezleri düşündürüyor. Open Subtitles تاخر، انتظار، تركي في ساعات متأخرة من الليل تشير إلى افتراضات عديدة
    1 Haziran gününün erken saatlerinde, garip ve rahatsız edici bir rüya gördüm. Open Subtitles فى وقت متأخر من ليلة السبت الأول من يونيو حلمت حلماً غريباً حلماً غير سار
    Dört kurban da günün farklı saatlerinde kaçırılmış. Hiç istikrarlı değil. Open Subtitles الضحايا الأربع اختطفن في أوقات مختلفة من اليوم
    Ve onu veterinere götürdüklerinde veteriner onlara sabahın erken saatlerinde, köpek/lumbağasal cerebral zenigrafi denen deneysel bir yöntem öğrendiğini söylemiş. Open Subtitles وعندما أخذوه إلى البيطري أخبرهم أنه في وقتٍ سابق من نفس اليوم قد درس . . جراحةً تجريبية اسمها
    Smithsonian'dakiler gündüz saatlerinde çalışıyorlar farkındayım ama yardıma ihtiyacım var. Open Subtitles أدرك أن " سميثونيان " يحتفظ بساعات مصرفية لكني أحتاج منك معروفاَ
    Adamları izin saatlerinde rahatlatmalısınız. Open Subtitles يجب أن تمنح الرجال حريتهم خلال وقت الراحة
    Güney Carolina'da hava.: Gece ve sabah saatlerinde alçak bulutlar... Open Subtitles في طقسِ كارولينا الجنوبية غيوم منخفضة في وقت متأخر من الليل وفي وقت مبكر صباحا
    Gecenin ilerleyen saatlerinde tek başına ya da kafan karışıksa sanırım. Open Subtitles ربّما في وقت متأخر من الليل اذا كنت وحيداً أو محتار
    Kurban akşamın erken saatlerinde davetsiz bir misafiri ihbar etmek için 911'i aramış. Open Subtitles اتصلت الضحية بالطوارئ في وقت مبكر من هذا المساء للإبلاغ عن شخص دخيل
    Bugün, sabahın erken saatlerinde bu yerde Mirageman, Sübyan Çetesini ortadan kaldırırken silahla öldürüldü. Open Subtitles باكرا صباح هذا اليوم في هذا المكان بالضبط بعدما قضى على شبكة اإتجار بالأطفال قتل الرجل السراب
    Bu akşamın erken saatlerinde, aşağı kasabada bir yabancı görülmüş. Open Subtitles مبكراً في هذا المساء تم أكتشاف دخيل عند البرج السفلي

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus