| Size maitre d'yi anlatacağım ve sadece üç tane boğa olacak. | Open Subtitles | لكن لا داعي للقلق, سأخبر النادل بأنه سيتواجد فقط ثلاثة فحول |
| Ayrıca sadece üç aylık birlikteliğin ardından bana kuzey stadyumunda teklif yapacağın bir milyon yıl düşünsem aklıma gelmezdi. | Open Subtitles | حسنا , لقد فعلتِ لم أتوقع أبدا و لو بعد مليون عام أنه بعد فقط ثلاثة أشهر من المواعده |
| sadece üç tane, hepsi sağlık bölümünde. Onlarla temas kurmamı istiyor musun? | Open Subtitles | ثلاثة فقط , كلهم في الغرفة الطبية هل تريد مني الإتصال بهم؟ |
| Bugün burada sadece üç tanesinden bahsettim: Her zaman adapte edin, çocuklarınızı yetkilendirin, hikayenizi anlatın. | TED | لقد ذكرت ثلاثة فقط اليوم: تكيفوا طوال الوقت، مَكّنوا الأطفال، احكوا قصتكم. |
| Çok işimiz var. Bunun için de sadece üç günümüz var. | Open Subtitles | لدينا الكثير لنعمله ولم يتبقى لنا سوى ثلاثة ايام فقط |
| sadece üç dakika sürdü. Çizburger yemek veya sevişmek gibi. | Open Subtitles | دام فقط ثلاثة دقائق، كتناول شطيرة بيرغر أو ممارسة الحبّ |
| sadece üç ya da dört tip yapı taşı var. | TED | حيث يوجد فقط ثلاثة أو أربعة أنواع مختلفة من وحدات البناء. |
| Negatif sonuç veren çalışmalardan sadece üç tanesi yayınlanmış, pozitif (ilacın işe yaradığını gösteren) çalışmalardan ise sadece bir tanesi yayınlanmamış. | TED | فقط ثلاثة من النتائج السلبية تم نشرها لكن واحدة من النتائج الايجابية تم نشرها |
| Patrick, Debbir ve Wael 143 ülkeden 1700 kabul edilmiş öğrenci içinden sadece üç örnek. | TED | باتريك و ديبي و وائل هم فقط ثلاثة أمثلة من 1700 طالب مقبول من 143 دولة. |
| Sorun şu ki, sadece üç ay ceza alsa bile boks finalleri sırasında hala hapiste olacak. | Open Subtitles | المشكلة هي انه حتى لو تلقى فقط ثلاثة اشهر فهو سيبقى في المعتقل الى نهائيات الملاكمة |
| Amerikalıların fırlatmasına sadece üç haftamız var. | Open Subtitles | امامنا فقط ثلاثة أسابيع تبقت حتي موعد الاطلاق الأمريكي القادم اتعرف ذلك؟ |
| sadece üç tane var. Ben tek başıma daha fazlasıyla başa çıktım. | Open Subtitles | إنهم ثلاثة فقط بالخارج ويمكنني مقاومة أكثر من ذلك بمفردي |
| Chammingbird'in son sayısı sadece üç tane... 400 yen... 400 yen... (4 milyon TL ^_^) | Open Subtitles | العدد الأخير من تشامينجبيرد غادر ثلاثة فقط. 400 ين 400 ين |
| Bana yardım etmen lazım çünkü sadece üç dolarım var. | Open Subtitles | عليك أن تساعدني لأنى لا أملك الا ثلاثة فقط. |
| 1962 Mart sonlarında çekimin başlamasına sadece üç hafta kalmıştı. | Open Subtitles | في نهاية مارس 1962 كان لم يتبق سوى ثلاثة أسابيع قبل بداية التصوير |
| Hayvanat bahçesi kayıtlarını, sadece üç penguen var diye değiştiririz. | Open Subtitles | نقوم بتغيير سجلات الحديقة لتقول بأنه لا يوجد سوى ثلاث بطاريق فقط |
| Bu özel gösteri için sadece üç şeye ihtiyaç var: | Open Subtitles | لكي تدركـوا أن هـذه ... المحـاولةالفريـدة... تحتاج فقط لثلاثة أشـياء هـامة ... |
| Azami alti aylik ömrüm var, ve sadece üç kisiye söyledim... bu yüzden kendine saklarsan sevinirim. | Open Subtitles | الباقي لي ستة اشهر علي الاغلب في الحياة , واخبرت فقط ثلاث اشخاص لذا ساكون ممتنة اذا احتفظتي بذلك بسرك |
| Bir süreliğine Almanca klübündeydim. Ama sadece üç kişiydik. | Open Subtitles | أنا كنت في نادي ألماني ولكن لم يكن فيه إلا ثلاثة فقط |
| Dört kişiydik ama birimiz burada değil, yani sanırım sadece üç kişiyiz. | Open Subtitles | لقد كنا أربعة لكن رابعنا ليس هنا لذا أظن أننا ثلاثة فحسب |
| Süre nedeniyle bahsetmeyi unuttum. sadece üç hafta önce, Avrupalı bir grup ilk insandan-insana, beyinden-beyine bağlantıyı yaptı. | TED | ونسيت أن أذكر، بسبب الوقت، أنه منذ ثلاثة أسابيع فقط، مجموعة أوروبية عرضت أول اتصال دماغي بشري. |
| - Evet, ayrıca sağ kolu yanıklarla dolu olmasına rağmen sol kolunda sadece üç tane var. | Open Subtitles | نعم، مع ذلك، بينما الذراع الأيمن مغطى بتلك الحروق، لا يوجد إلا ثلاث فقط على الذراع الأيسر. |
| Öyle olabilir Teal'c, fakat sadece üç kişiler. | Open Subtitles | -من الممكن ان تكون هذه الحال يا تيلك ولكنهم ثلاثه فقط. |
| Hatlar sadece üç yönde gidiyor: ya yataylar, ya dikeyler ya da 45 derecelik açıdalar. | TED | بحيث أن الخطوط تذهب فقط في ثلاثة اتجاهات بشكل أفقي، أو رأسي، أو بزاوية 45 درجة. |
| Özellikle de karşılığı sadece üç öğün yemek olunca. | Open Subtitles | علي الأخص أجمالي الجائزة هو ثلاثة وجبات هزيلة |
| Bu tip boya bulunan sadece üç yer var. | Open Subtitles | هنالك ثلاثة أماكن لديها هذا النوع من المسحوق |
| Görünüşe göre öyle. Orada sadece üç hafta kalmışsın. Ne oldu? | Open Subtitles | ذلك واضح، لقد بقيت هناك ثلاثة أسابيع فقط ما الذي حدث؟ |