Bu yumuşak kum, bize çok cazip gelen tropik sahilleri oluşturur. | Open Subtitles | وتشكل هذه الرمال الناعمة الشواطئ المدارية التي نجدها جميعا.. رائعة الجمال |
Muhtemel bütün sahilleri koruyacak yeterli birliğe sahip değillerdi. | Open Subtitles | لم تكن لديهم قوات كافيه لتغطية كل الشواطئ الممكنه |
Adanın pek çok doğal kaynağı vardır ve güzel sahilleri turistleri çeken popüler yerlerdir. | Open Subtitles | الجزيرة بها الكثير من الموارد و بها شواطئ جميلة تجذب السواح |
Dahası, çiftçiler ve balıkçılar arasındaki bir savaş da var. Ve net sonuç Brittany'nin sahilleri düzenli olarak buldozerle bu şeyden temizlenmeli. | TED | وهكذا يوجد هذا العداء بين المزارعين والصيادين بشأنه والنتيجة الصافية هو أن شواطئ بريتني يجب أن تدمر لهذا الغرض بشكل منتظم |
Barbados'un sahilleri Rue Montmartre'da espresso içmek Adirondacks'te bir kamp ateşinin başında oturmak? | Open Subtitles | شواطيء (بربادوس) اسبريسو في شارع (مونمارتر) الجلوس حول نار المعسكر في جبال (أديرونداك)؟ |
John Wayne, "Iwo Jima'nın sahilleri" nde mi var? | Open Subtitles | جون واين) في فيلم) إلى شواطيء إيو جيما"؟" |
Enfes beyaz kumsallı sahilleri, palmiye ağaçları var ve suçlu iadesi yok. | Open Subtitles | ففيها الشواطيء ذات المال البيضاء الرائعة أشجار النخيل ولا معاهدات تسليم |
sahilleri olduğu doğru ama ayrıca dağları, çölleri ve tarihi yerleri de var. | Open Subtitles | ،لديهم شواطىء حقًا ولكن لديهم جبال وصحاري وأطلالٍ أيضًا |
Yörenin büyük bir kısmı balıkçılıkla sağlıyor geçimini. Hem sahilleri hem balıkçıyı bitiririz. | Open Subtitles | معظم الناس هنا يعتاشون على الصيد وسندمر كلاً من الشواطئ والصيد |
Ama sizin gelişmek dediğiniz şey sahilleri meclisteki dostlarınıza peşkeş çekmekse... İşte buna itirazım var! | Open Subtitles | لكن إذا كانت التنمية تعني تسليم الشواطئ لأصحابك في البرلمان بلا ثمن فسأعترض على ذلك |
Sayıları on binlere ulaşan asker yengeç sürüleri Avustralya sahilleri boyunca bir ileri bir geri gidiyor. | Open Subtitles | أفواج من السرطانات الجنود، عدة آلاف من الأقوياء، مسيرة ومسيرة مضادة عبر هذه الشواطئ الأسترالية. |
Tek yapabileceğiniz sahilleri gözleyip beklemek. | Open Subtitles | كل ما يمكنك القيام به هو مراقبة الشواطئ والإنتظار |
İyi vatandaşlar olarak sahilleri temizliyoruz ve hayır, o alkol almıyor, alıyorsa da ben vermedim. | TED | و كمواطنين صالحين، قمنا بتنظيف الشواطئ -- وهنا هو لا يشرب الكحول، وإن كان كذلك، فأنا لم أعطه ذلك. |
Titrek sahilleri asla aynı olmayacak. | Open Subtitles | الشواطئ المرتعشة، لم تكن مثل قبل |
Biraz çorak, harika sahilleri var. | Open Subtitles | - شواطئ خلابة جافة قليلاً - إنها دولة فاشلة - |
Güzel sahilleri olduğunu da duymuştum. | Open Subtitles | سمعت أن لديهم شواطئ رائعة أيضًا |
Güzel sahilleri var. | Open Subtitles | هناك شواطئ رائعة |
Pembe kumlu sahilleri vardı. | Open Subtitles | شواطئ ورديةً رمالها |
Hayır, "sahilleri". | Open Subtitles | كلا, إنها شواطيء |
Iwo Jima'nın sahilleri. | Open Subtitles | "إلى شواطيء إيو جيما" |
Bu, Iwo Jima'nın sahilleri mi? | Open Subtitles | هذا "إلى شواطيء إيو جيما"؟ |
Sezon boyunca sperm pıhtıları sahilleri güneydeki British Columbia'dan kuzeydeki Alaska'ya kadar yüzlerce mil boyunca tıkar. | Open Subtitles | وخلال هذا الموسم ينتشر السائل المنوي المتخثر لذكور الرنجة لمئات الأميال علي الشواطيء من كولومبيا البريطانية جنوبا وحتى ألاسكا شمالاً |
Beyler, beş saat içinde, Meksika sahilleri üzerinde uçuyor olacağız. | Open Subtitles | أيها السادة، فيّ خلال خمس ساعات "نحن سنحلق فوق شواطىء "المكسيك |