| sahte bir ağacın altını bağladınız diye bizim de sizi alkışlamamız mı gerekiyor? | Open Subtitles | ونحن من المفترض علينا أن نصفق لكم لإزالتكم حفاظً كبيراً عن شجرة مزيفة |
| Neden bunca yolu sahte bir şeyi düzeltmeye geldiğini bilmiyorum. | Open Subtitles | لا اعلم لما اتيتَ كل هذا الطريق لإصلاحِ مادةٍ مزيفة |
| Seninle yatağa girmek için seni sahte bir rahiple kandırdı. | Open Subtitles | لقد خدعكِ بواسطة كاهن زائف لكي يأتي بكِ إلى الفراش. |
| Yurt dışında karşı koyamayacakları kadar büyük sahte bir hesap açacağız. | Open Subtitles | سنقوم بأعداد حساب خارجي وهمي بدرجة كبيرة ليكفي جعلنا لا نقاوم |
| Gerçeğini gizleyecek olan sahte bir tünel ve sahte bir mahzen. | Open Subtitles | أنفاق زائفة وسراديب زائفة من أجل أخفاء حقيقة واحدة. |
| Gerçek bir kocan varken sahte bir eşi oynamak daha zor. | Open Subtitles | انها أصعب بكثير كونها زوجة وهمية عندما يكون لديك زوج حقيقي |
| Aldıktan beş saniye sonra bunu kontrol ettirecek... oğlumun ona sahte bir yüzük vermiş olduğunu anlayınca da iddia ederim, o küçük Rus parazit yeni bir kurban aramaya başlayacak. | Open Subtitles | بعدأنتحصلعليهبخمسةثواني .. سوفتذهبللتحققمنقطعة الزجاجتلك.. وعندما تعرف أن ابني أعطاها خاتماً مزيفاً |
| Ayrıca sahte bir DNA üretmek için yeterli araçlara sahip olduklarını da biliyoruz. | Open Subtitles | ولدينا فكرة ايضاً عن المعدات التي تحتاجها لإنتاج عينة دي إن ايه مزيفة |
| sahte bir şahit, sahte bir nişancı, sahte kovanlar sahte ortancalar ve sahte bir rapor! | Open Subtitles | .. شهود مزيفون ، قناص مزيف، فوارغ مزيفة نبات كوبيا مزيف، وتقرير مزيف |
| Evet ama bu sahte bir resim. Öyleyse bile yine de oldukça iyi. | Open Subtitles | ـ ولكنها مزيفة ـ اذا كانت كذلك,فيا له من تزييف متقن |
| Eğer birisi sahte bir tedavinin onları iyileştirdiğine inanırsa, onlar işe yaradığı kanıtlanmış ilaçları ve terapileri kullanmayabilir. | TED | إذا أعتقد البعض أن علاج زائف قد شفاهم، فقد تفوت عليهم الفرصة في الحصول على دواء أو علاج قد أثبت فعاليته. |
| Sonradan, bu kredi işindekilerden biri başka birine sahte bir denemeyle yardım sağlamaya çalıştığı ortaya çıktı. | TED | وقد تبين أن واحدا من المتورطين في هذا القرض كان يحاول ضم شخص آخر في هجومٍ وهمي. |
| Teslimat tutarı sahte bir kredi kartıyla Windom Earl tarafından ödenmiş. | Open Subtitles | خدمة التوصيل مدفوعة عن طريق بطاقة ائتمانية زائفة بتوقيع "ويندوم إيرل". |
| sahte bir kumarhane anlaşmasına yatırım yapmak için Kuzey Dakota'da bir petrolcü var. | Open Subtitles | حصلت على رجال النفط في ولاية داكوتا الشمالية للاستثمار في صفقة كازينو وهمية. |
| Yalanı devam ettirmek için sahte bir öğretmen yarattım, onun da girmesi gereken başka sahte dersler ve o derslere kayıtlı sahte öğrenciler olmalıydı. | Open Subtitles | للحفاظ على الكذبة توجب علي ان أختلق مدرساً مزيفاً و اللذي إحتاج للمزيد من الصفوف المزيفه و اللتي كان يجب أن أملأها بطلاب مزيفون |
| Düşünüyorum da, kocan bunca zamandır sahte bir köpeği sevdiğini öğrenirse, bundan pek memnun olmayacaktır. | Open Subtitles | أظن لو عرف زوجك أنه كان يحب كلباً ميتاً زائفاً طوال هذا الوقت لن يكون سعيداً بذلك أبداً |
| Bu mümkün. Belki sahte bir pasaport gibi bir şey uydurmalıydım | Open Subtitles | كان يجدر بي محاولة الحصول على جواز سفر مزور |
| Calthrop, Paul O. Duggan adına düzenlenmiş... sahte bir pasaportla yolculuk ediyor. | Open Subtitles | كالثروب يسافر بجواز سفر مزيف يحمل اسم بول أوليفيردوجان. |
| Babam onu sahte bir isimle uçakların yasaklı listesine koydu. | Open Subtitles | وضعها أبي على قائمة الممنوعين من السفر تحت اسم مستعار |
| Ya da belki daha kötüsü bu sadece sahte bir amaç uğruna birbirimizi denemeye ikna ettiğimiz sahte bir duygu mu? | TED | أم، ربما أسوأ، هل هو مجرد تركيب، بعض المفاهيم المزيفة التي نتصورها عن بعضنا البعض لنحاول التعايش مع إحساس أو هدف مزيف؟ |
| Varlıklılarsa, sahte bir vekaletname hazırlıyor ve onların hem bakımlarında hem de banka hesaplarında tam bir hakimiyet kazanıyor. | Open Subtitles | إذا كانوا أثرياء، يقوم بتزوير التوكيل و يحصل على السيطرة الكاملة على رعايتهم و حساباتهم المصرفية |
| sahte bir gerçeklik yaratırız, insanları olmaları gereken yerde varmışlar gibi gösteririz. | Open Subtitles | نحن نخلق واقع مُزيف, نجعل الناس بالأماكن التي من المفترض تواجدهم بها |
| Böyle bir keşif Steve Titus'u, sahte bir anı yüzünden geleceği mahvolan bir adamı, kurtarabilirdi. | TED | هذا اكتشاف قد أنقذت تايتس ستيف، رجل كان مستقبله كله سينتزع منه بسبب ذاكرة مزورة. |
| Yapmadığın şey değil. Zaten sahte bir profil doldurdun. Hayır. | Open Subtitles | فأنت كذلك منذ قليل اختلقت توصيات مزيّفة. |