"sakıncası yok" - Traduction Turc en Arabe

    • لا تمانع
        
    • لا أمانع
        
    • لا مانع
        
    • لا امانع
        
    • لن أمانع
        
    • لن تمانع
        
    • لا تمانعين
        
    • لا ضرر
        
    • لا تبالي إن
        
    Çıkaracağım şunları. sakıncası yok, değil mi? Open Subtitles أعتقد اننى سأخلعهم ، إنك لا تمانع أليس كذلك ؟
    Yanımdaki bayan çok hasta. Bir sakıncası yok ya? Open Subtitles معى سيدة مريضة هنا أنت لا تمانع , أليس كذلك ؟
    - Yanında bir dakika oturmamın sakıncası yok, değil mi? Open Subtitles أنت لا تمانع من جلوسي لدقيقة أو دقيقتين ؟
    Çuval dikmek harika bir gelenek. Bence hiç sakıncası yok. Open Subtitles ربطى فى حقيب هو تقليد رائع لا أمانع أبداً به.
    Bunu yapmayı uzun zamandır istediğimi söylememin sakıncası yok. Open Subtitles لا أمانع في أن أقول لك إني أردت أن أفعل ذلك منذ زمن طويل
    Benim için bir sakıncası yok. Eski işlerimle uğraşıyorum zaten. Open Subtitles لا مانع لدي فاليوم أعمل في شؤوني على أية حال
    Bak. Benim için biraz burada takılmanın hiçbir sakıncası yok. Open Subtitles انظر, انا لا امانع بأن اتسكع هنا لبعض الوقت
    Çocuğa lezzetli bir etli börek vermemin sakıncası yok, değil mi? Open Subtitles لا تمانع في أن أعطيه فطيرة لحم طازجة لذيذة , أليس كذلك ؟
    O halde anlaşmadaki komisyonunu kaybetmenin bir sakıncası yok, öyle mi? Open Subtitles إذاً، فأنت لا تمانع بفقدان عمولتك بهذه الصفقة؟
    Lastiklerinin fotoğrafını çekmemizin sakıncası yok değil mi? Open Subtitles وأنت لا تمانع إذا ماقمنا بالتقاط صور لكفرات سيارتك، صحيح ؟
    Etrafı biraz kurcalamamızın sakıncası yok, değil mi? Open Subtitles أنت لا تمانع إذا أخذنا نظرة بالأنحاء، أليس كذلك؟
    Ama yardımcı olmasının bir sakıncası yok, değil mi? Open Subtitles ولكنك لا تمانع في انها تساعد، أليس كذلك؟
    Ben daha fazla klinik tecrübesi olan birini tercih ederdim ama destek olduğun sürece sakıncası yok. Open Subtitles إنّني أفضّل شخص لديه مزيد من الخبرة السريرية، لكن طالما كنت لا تمانع بتقديم بعض الإرشاد.
    Ama gene de... bence sakıncası yok, fikrini değiştirirsen hemen burada hallederiz. Open Subtitles لكن رغم ذلك لا أمانع في نفعلها الآن إذا أردت إعادة التفكير بالأمر
    Ya da milleti vurabiliriz. Benim için sakıncası yok. Open Subtitles أو نطلق النار على الناس أنا لا أمانع هذا
    Artık beni sevmenin bir sakıncası yok. Patronunla barıştık. Open Subtitles أتعلمين، لا مانع من أن أروق لكِ الآن فقد تصالحتُ مع رئيسكِ
    Senden de aynısını beklediğimi söylememin bir sakıncası yok. Open Subtitles لا امانع أنت تقول انني لم اتوقع منكي ان تعودي
    Aslında, onun yanında olmanın bir sakıncası yok. Open Subtitles . في الحقيقة, على حجرها لن أمانع, و ولا هى
    Senin eşini evine bırakmamın sakıncası yok değil mi? Open Subtitles انت لن تمانع إذا تمشيت مع رفيقتك الى المنزل , أليس كذلك ؟
    Cinayet şüphelisi olarak görülmenin sizin için bir sakıncası yok gibi. Open Subtitles واضح أنّكِ لا تمانعين بأن تُعتبري مُشتبه بها في جريمة قتل.
    Her neyse, vakit de epey geç oldu. Bir gece daha beklemenin sakıncası yok. Open Subtitles لقد تأخر الوقت , بأية حال لا ضرر من الأنتظار لليلة واحدة
    Bunu geri almamın sakıncası yok degil mi? Open Subtitles أنت لا تبالي إن إستردت هذه، هل أنت؟

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus