| Bir tane salonda, bir tane mutfakta hepsi bu kadar. | Open Subtitles | واحد في غرفة المعيشة, واحد في المطبخ هذا كل شيء. |
| Bu pisliği temizleyene dek yuvarlak salonda bekleyin demiştim. | Open Subtitles | أخبرتكم البقاء في القاعة حتى نصلح هذه الفوضى |
| Oğlu William'ı salonda, önünde emeklerken görebildiğinde ilham alarak yazdığı kitap. | TED | الذي كان مستوحى مما كان يراه، ابنه، وليام، يزحف أمامه على أرضية غرفة الجلوس. |
| Ne, sen bana salonda saatler geçireceğini ter dökeceğini ve mızmızlanmayacağını mı söylüyorsun? | Open Subtitles | ماذا, تريد أخباريّ أنك ستقضي ساعات في الصالة الرياضية تتدرب بقوة وتنسى الراحة؟ |
| Büyük sınıflar, salonda dans eder. Bazen ben de katılırım. | Open Subtitles | فى فترة الغداء ، يستعمل الأطفال الكبار البهو ، أحياناً أنضم إليهم |
| ...çok seçkin ve güzelmiş ...Claro de Luna denen bir salonda yapılmış... | Open Subtitles | وتقول انها كانت انيقة جداً.وجميلة في الصالون الذي يدعى كلارو دي لونا |
| Ama büyük salonda sıcaklık daha da fazla. | Open Subtitles | وبرغم درجة الحرارة المرتفعة بالقاعة الكبرى |
| 16km çaplı bir daire çizersek 118 salonda renk uzmanları incelemesi ve | Open Subtitles | يوجد 118 صالون فى نطاق 10 أميال يفصل بينهم خبراء الألون |
| Anlaşılan oğlu onu lime lime edip salonda kanlar içinde ölüme terk etmiş. | Open Subtitles | على ما يبدو أن إبنها قام بتمزيقها و تركها تنزف في غرفة المعيشة |
| 10 yaşındayken, babam salonda depresyonlarından birinin pençesinde, yerde uzanıyordu. | TED | عندما كنت في العاشرة، كان والدي مستلقٍ في غرفة المعيشة يعاني من الإحباط، |
| O salonda ölü bir şekilde yattığını düşünmek, çok garip. | Open Subtitles | انه غريب أن أفكر فيها الآن راقدة على أرض غرفة المعيشة ، مقتولة |
| Kardeşinize ait salonda son dakikada çıkan konser. | Open Subtitles | في آخر لحظة في الحفل الموسيقي في القاعة التي يملكها أخيك |
| Resmi salonda kahvaltıya inerdik ve bu ucube önceki gece düzüştüğünü bilirdi. | Open Subtitles | قد نتوجه لتناول الإفطار في القاعة الرسمية وهذا الغريب سيعلم من أنك قد خضت علاقة بالليلة الماضية |
| Stetoskop salonda bıraktığın şapkada. | Open Subtitles | سماعة الطبيب معبأة في القبعة يسار في القاعة |
| Ama bundan sonra seni her akşam salonda istiyorum! | Open Subtitles | لكن من الآن فصاعداً سأنتظركِ في غرفة الجلوس كل ليلة |
| Bilemiyorum. salonda, dövüşlerde. | Open Subtitles | لا ادري , الصالة الرياضية , ملعب الملاكمة |
| Amcanız gitmak istiyor. Kendisi, sizi salonda bekliyor. | Open Subtitles | عمك يريد الرحيل الآن هو بانتظارك في الصالة |
| Bir fırsat bulup, Avam Kamarasına girmiş, Büyük salonda işemiş, | Open Subtitles | في مرةٍ من المرات, دخل مجلس العموم وبال في البهو الرئيسي |
| salonda işe alabilsek, işler üç kat hareketlenir. | Open Subtitles | لو كانت في الصالون, كنا سنكسب ثلاثة اضعاف. |
| Dinleyin, salonda bir yangın çıktı, herkesi tahliye etmeliyiz. | Open Subtitles | إسمعوا هناك حريق بالقاعة في الأسفل لذا يجب عليكم الإخلاء |
| Demek, 5 yıl bu salonda çalıştın ve kimseye bir şey söylemeden ayrıldın. | Open Subtitles | أنت عملت في ذلك صالون لخمس سنوات، وانسحبت من دون كلمة إلى أيّ شخص؟ |
| - Çağıracağım tanık salonda değil. - Üç dakika. Daha fazla değil. | Open Subtitles | ــ شاهدي القادم ليس في قاعة المحكمة ــ ثلاث دقائق، لا أكثر |
| Hey, çocuklar! Mutfaktan uzak durun! Gidin salonda yiyin yemeğinizi! | Open Subtitles | أيّها الطفلان، اخرجا من المطبخ، تناولا الطعام في قاعة المأدبة. |
| Yani salonda senin dışındaki kızlar anorexic ve doyumsuz mu? | Open Subtitles | إذاً الفتيات في النادي إما فاقدات الشهية أو شرهات عصبياً عداك أنتي؟ |
| Tabii ki bu salonda hiç hain yok,efendim. | Open Subtitles | بالتأكيد لايوجد اي خائنون بتلك القاعه ياسيدي |
| Unutmayın, salonda yemek yemek yok. | Open Subtitles | حسناً تذكروا , لا تتناولوا الطعام بغرفة المعيشة |
| Büyük bir salonda sıraya dizilmiş ve salonun hemen orda | Open Subtitles | داخل مجموعة من الشلالات موجودة بقاعة كبيرة وخارج هذه القاعة |