Bir çocuk, James Pratt sokakta satın aldığı silahı okula getirdi ve ateş etmeye başladı. | Open Subtitles | فتى اسمه جيمس برات ظهر في الثانوية.. مع بعض الأسلحة التي اشتراه |
Son 10 yıl içinde satın aldığı her şeyin bir listesini bana getir. | Open Subtitles | أعد لي قائمة بكل شئ اشتراه خلال آخر عشر سنوات |
Beş aylık hamile vaziyette bana satın aldığı Mercedes'le ve elimde çocuk için bir çekle döndüm. | Open Subtitles | عدت حاملاً في الشهر الخامس مع سيارة مرسيديس اشتراها لي وشيك شهري للرعاية |
Will'in satın aldığı şirketlerin her ikisi de ülkedeki 3. ve 6. büyük eczacılık şirketlerini temsil ediyordu. | Open Subtitles | الشركات التي اشتراها ويل تمثل ثالث وسادس أكبر شركتي تصنيع الأدوية في البلد |
Şirketin emlakları satın aldığı kişilerin isimlerini bilmemiz lazım. | Open Subtitles | نريد ان نعرف اسماء الاشخاص الذين اشترت منهم الشركة الممتلكات |
Fotoğraf, açıklama, satın aldığı tarih ve ödediği para yazıyor. | Open Subtitles | مع الصورة، الوصف، تاريخ اشترت ذلك، كم دفعت. |
Müşterimizi ve satın aldığı ürünü sağ salim eve götürün. | Open Subtitles | احرص على وصول زبونتنا وبضاعتها التي اشترتها إلى ديارهما بأمان. |
Kiraladığı evden satın aldığı nane şekerine kadar. | Open Subtitles | من أول فيلم استأجره وصولاً إلى آخر حلوى نعناع إشتراها |
Colin Cavendish'in satın aldığı her şey eleman indirimiyle alınmış. | Open Subtitles | تبين أن كل ماأشتراه كولن كافنديش تم شراؤه بخصم الموظف |
Bana ömrü boyunca deniz kenarında, ...dedesinin Küba'dan göçmen olarak geldiğinde satın aldığı evde yaşamış olduğunu söyledi. | Open Subtitles | قال لي أن عاش قرب البحر طوال حياته في منزل اشتراه جدّه بعد عودته من كوبا. |
Bir keresinde Michele dayım yeni satın aldığı tayı gösterdi, Pascua'yı. | Open Subtitles | ثم يأتي عمي "ميكيلي" ليريني المسدس الجديد - الذي اشتراه من سوق عيد الفصح |
Sir Robert'ın satın aldığı rapor, öldürülen bir MI6 ajanından çalınmıştı. | Open Subtitles | حسب ما قال العميل "م16" التقرير الذي اشتراه السيد "روبرت" سرق وقتل بسببه |
Zengin bir adam satın aldığı için bu adaya ev dikilemiyor. | Open Subtitles | هذه الجزيرة اشتراها أحدهم، وهو لا يسمح لأحد بالبناء عليها. |
Kolunun altında idiyse satın aldığı yer yakındadır. | Open Subtitles | لو كان يحملها تحت ذراعيه, فرنما يكون قد اشتراها من مكان قريب . |
Bu daktilo Bell'in. satın aldığı günü hatırlıyorum. Yağmurlu bir havaydı. | Open Subtitles | هذه الآلة الكاتبة لـ(بيلي)، أذكر اليوم الذي اشتراها فيه، كان ممطراً. |
Scottie satın aldığı ve ödemesini yaptığı bir sayı. | Open Subtitles | أصوات سكوتي اشترت ودفعت ثمنها |
Laura'nın bu bardakları satın aldığı zamanı hatırlıyorum. | Open Subtitles | أتذكر متى اشترت (لورا) هذه الأكواب |
Pist annem ilk satın aldığı zaman bir çukurdu. | Open Subtitles | حسناً، حلبة التزلج كانت مجرد حفرة عندما اشترتها أمي. |
Hichcock'un satın aldığı Palmay Kozmetik'te çalışan bir kimyagere ulaştım. | Open Subtitles | وجد اختصاصي كيمياء يعمل في شركة اشترتها هيتشكوك تدعى بالمي للتجميل |
Earnshaw'ın satın aldığı her şirketin C.E.O'ları erken emekliliğe ayrılmaya zorlandı. | Open Subtitles | السيد (كوينت) , كل رئيس تنفيذي لكل شركه (التي اشترتها (إيرنشاو أُجبر إلى التقاعد المبكّرِ |
Babasının satın aldığı Cartier saatini hiç takmayan kız söylüyor bunu. | Open Subtitles | يقول الفتاة التي لم ترتدي ساعة كارتي التي إشتراها والدها |
Ben çalarım. Gazetede, Sasha Mahnovski denen zengin bir Rus züppenin satın aldığı yazıyor. | Open Subtitles | تفيد المقالة بأنه تم شراؤه من قبل ثرية روسية قذرة |