"satan" - Traduction Turc en Arabe

    • تبيع
        
    • باع
        
    • مبيعاً
        
    • بيع
        
    • يبيعون
        
    • لبيع
        
    • مبيعات
        
    • باعت
        
    • ببيع
        
    • مبيعا
        
    • بائع
        
    • البائع
        
    • باعني
        
    • يبيعها
        
    • باعها
        
    TÜM DÜNYAYA OKUL KİTAPLARI satan BİR ŞİRKETTE ÇALIŞTIĞINI SÖYLEMİŞTİ. Open Subtitles كتب مدرسية قال ان شركته تبيع الكتب حول العالم كله
    Onları, masalda Jack'a konuşan fasulye satan adamdan mı aldınız? Open Subtitles هل إشتريتها من نفس الرجل الذي باع لجاك الفاصولياء الناطقة؟
    Dünyada en çok satan kitap yazdığınızda, bu tonlarca ve tonlarca paradır. TED وعندما تؤلف الكتاب الأفضل مبيعاً في العالم، فهذا أطنان وأطنان من المال.
    Bana en çok satan 20 mortgage bonosunu getirmeni istiyorum. Open Subtitles أريدك أن تجلب لي أعلى عشرون في بيع سندات الرهنية
    Sokaklar incik boncuk satan seyyar satıcılarla dolu ve insanlar oradan oraya koşturuyorlar. TED والشوارع ممتلئة بالباعة المتجولين وهم يبيعون الحلي. والناس تنتقل بصخب من مكان إلى آخر.
    Peki, bu eve ya da evcil hayvanlar için ürünler satan bir internet sitesinin kısmi ortaklığına ne kadar öderdiniz ? TED حسناً إذن، كم قد تدفع لقاء هذا المنزل؟ أو ملكية حصّة من أسهم موقع لبيع مستلزمات الحيوانات الأليفة؟
    Bu ürünleri internet üzerinden satan bir Çin firması buldum. Open Subtitles حسناً، وجدت شركة توريدات صينية تبيع هذه المادة على الأنترنت
    Evet, kurbağa satan kaç yer var hayal bile edemezsin. Open Subtitles أجل، لايمكنك أن تتخيل كم عدد الأماكن التي تبيع الضفادع
    Merhaba yemek dahi verecek parası olmayan... ...fakir ülkelerin devletlerine asker satan... ...zengin ülkelerin devletleri. TED اهلا بحكومات الدول العظمى التي تبيع الاسلحة الى الدول الفقيرة التي لا يمكنها حتى توفير الغذاء لشعبها
    Kral Rash, taht için Onderon'u Ayrılıkçılara satan bir haindir. Open Subtitles قد باع اوندرون الى الانفصاليين لاجل التاج لكن اوندرون ملكنا
    Ama bundan gerçekten sorumlu olan kişi en başta bilgisayarı satan kişi. Open Subtitles ولكنّ الشخص المسؤول حقًّا هو من باع الحاسوب المحمول في المقام الأول.
    Annenle baban öldükten sonra bu evi satan emlakçıyı buldum. Open Subtitles لقد وجدت السمسار الذي باع هذا المكان بعد وفاة والديك.
    Açık açık söylemezdi. 1-2 düzine en çok satan, seni suçbilimci yapmıyor. Open Subtitles أربعة وعشرون من الكتب الأكثر مبيعاً لا تجعلك باحثاً في علم الإجرام.
    Üniversitede iken çok satan bir roman yazmak piyangoda kazanmaya çok benzer. Open Subtitles كتابة كتبٍ أكثر مبيعاً في الكلية يشبه لحدٍّ كبير الربح في اليانصيب
    Bahçede eşyalarını satan senin şu adam ne sattığını hiç bilmiyormuş. Open Subtitles صاحب مرأب بيع السلع المستعملة لم يكن يعرف ما كان يبيعيه
    Öte yandan, ürünlerini bir pazarda satan çiftçiler her 1 doların doksan sentini eve götürüyorlar. TED وفي الجانب الآخر، يجني المزارعون الذين يبيعون سلعهم في أسواق المزارعين ما يقرب من 90 سنتًا من كل دولار.
    Sağlık faturası ödemek için araba satan, iflas eden, pahalı diye tedaviyi aksatan insanlarla konuştuk. TED تحدثنا مع أشخاص اضطروا لبيع سيارة لدفع فاتورة صحية، أو لإعلان الإفلاس، أو عدم أخذ العلاج كاملًا بسبب التكلفة.
    Dünyanın kulağı bizdeydi çünkü çok fazla satan bir single çıkarmıştık. Open Subtitles لقد لفتنا أنتباه العالم لأننا أصدرنا أغنية حققة مبيعات شاسعة.
    Bildiğin o "Mavi Kız'ı", içki satan biris marka yaptı. Open Subtitles أنت تعلمين أن الفتاه الزرقاء أصبحت مشهوره لأنها باعت نفسها
    CIA'da devlet sırlarını Anatoli'ye satan bir köstebek. Open Subtitles شخص يخون الاستخبارات الأمريكية و الذي يقوم ببيع أسرار لأناتولي
    Çok satan yazar, sosyal yorumcu ve evlilik uzmanı Kelly Campbell. Open Subtitles المؤلفه صاحبة الكتاب الاكثر مبيعا و خبيرة الزواج .. كيلي كامبل
    Tanıdığım insanlar var. Banducci'nin toptan içki satan kuzenini hatırladın mı? Open Subtitles أنا اعرف بعض الأشخاص, هل تذكرين قريب باندوتشي بائع المشروبات الكحولية؟
    Evet, doğru. Bunu bana satan elemana nispet yapmak için. Open Subtitles هذا صحيح, ولا يهمّني أمر ذلك البائع الذي باعها لي
    Eli satan satıcı bana... dileklerin kötü şeylere yol açacağını söylemişti. Open Subtitles البائع الذي باعني هذا الشيء، قال إن الأمنيات تجلب معها نحس خطير.
    Ve son olarak, Grace clayton hakkında öğreneceğimiz son şey reklam satan bu adamın yalanlarına inanan ve asla ödeyeceği bedelin farkında olmayan bu kadının trajik ölümü olacaktır. Open Subtitles واخيرا سوف تعرفون عن جريس كلايتون فتاه شابة صدقت الاكاذيب التي يبيعها الرجل

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus