Gece geç bir saatti ve 80 yaşında olan babam bir yol yapım projesindeki yolsuzluk hakkında 70 sayfalık bir kamu davası metni yazıyordu. | TED | كان الوقت متأخر جداً في الليل، وفي سن ال 80، كان يكتب ترافع دعوى مصلحة عامة من 70 صفحة ضد الفساد في مشروع طرق. |
Bu, Lampoon günlerinde çıkan tüm bir katalogdan alındı --yaklaşık 18 sayfalık bir katalog işin temelini aldığım yer. | TED | وهذا من كتالوج كامل يقع فى 18 صفحة أو نحو ذلك أعيد تشغيله في أيام لامبون حيث شذبت اسناني |
10 sayfalık bir ağırlık hissettim. Üst sınırımız 75 sayfa. | Open Subtitles | شعرت أنها 10 صفحات، الحد الأقصى لنا هو 75 صفحة |
Bugün buluşacağımız üç ülkenin gelenek ve tarihlerini anlatan 25 sayfalık bir rapor. | Open Subtitles | بربّك، 25 صفحة تُفصّل عادات وتاريخ الدول الثلاث التي ستلتقي اليوم، إنّه مُهم. |
Arkadaşına şunu söyle... Ona de ki, bu baş sayfalık bir hikaye değil. | Open Subtitles | أخبر صديقتك أنه أخبرها أنه ليس خبرا للصفحة الأولى |
50 iç içe geçmiş problemi içeren 13 sayfalık bir kriz belgesi var. | TED | فهنالك وثيقة أزمات تضم ١٣ صفحة و تحمل ٥٠ مشكلة متشابكة بينها. |
O dönem Ebola hakkındaki tüm bilgim tıp okulunda okumuş olduğum bir sayfalık bir makaleden ibaretti. | TED | في هذا الوقت كل معرفتي عن إيبولا جاءت من مقال من صفحة واحدة قرأته في كلية الطب. |
Piyasaya sürüldüğü gün bu konuda Wall Street Journal de 12 sayfalık bir ilave yayınladılar. | TED | كان لديهم يوم إطلاقه ملحق ضم 12 صفحة في وول ستريت جورنال. |
Tıbbi geçmişinizin bir sayfalık bir özetini hazırlayın, kullandığınız ilaçlar ve doktor bilgileri yer alsın. | TED | حضر ملخص من صفحة واحدة عن تاريخك الطبي، الأدوية ومعلومات طبيبك. |
Sadece yaşama iradesini belirtmemişti, nasıl yeterince acı çektiğini ve niçin gitme vakti geldiğini anlatan 12 sayfalık bir döküman hazırlamıştı. | TED | لم تكتب وصيتها فقط، بل كتبت 12 صفحة عن كيف أنها قد عانت بما فيه الكفاية وكيف أنه قد حان الوقت لرحيلها. |
Bundan birkaç ay sonra yetmiş yedi sayfalık bir rapor hazırladık. | TED | وبعد عدة أشهر، أصدرنا تقريرًا من 77 صفحة. |
Times'ın ona ithafen yarım sayfalık bir başyazısı vardı, bir gazeteye göre birinci sınıf bir alanda yer alıyordu. | TED | خصصت التايمز له نصف صفحة من الافتتاحية، ويمكنك أن تتخيل أنها مساحة مميزة لجريدة في قامتها. |
Kendisinin bu iki soruya cevabı resmen, Zambiya'nın dünyadaki ve uluslararası toplumdaki potansiyel rolüne dair görüşünü anlatan 18 sayfalık bir tezdi. | TED | كانت إجاباته على هذين السؤالين عبارة عن مقال من 18 صفحة عن رؤيته لدور زامبيا المحتمل في العالم وفي المجتمع الدولي. |
Neden bir sandalyeyi kullanmak için 20 sayfalık bir kullanma kılavuzu alasınız ki? | TED | ولماذا يجب عليك الحصول على كتيب من 20 صفحة حول كيف تقوم باستعمال مقعد. |
Young's'da 150 sayfalık bir menü vardır. | Open Subtitles | 150 قائمة تحتوى على صفحة . بها جميع انواع السلاطات |
Yarım sayfalık bir makale değil. Büyük bir kapak konusu. | Open Subtitles | هذه ليست نصف صفحة من مقالة صحفية إنها قطعة سرية رئيسية |
Sorun değil. Bugün yalnızca 70 sayfalık bir çekim yapacağız. | Open Subtitles | لابأس ، فليس لدينا سوى 70 صفحة للتصوير اليوم خذ وقتك |
Fakat başvuru için 30 sayfalık bir öykü yazılması gerekiyor. | Open Subtitles | ولكن على كل طالب أن يكتب قصة لا تقل عن 30 صفحة |
Bu özelliklerle ancak 100 sayfalık bir iddianameye kapak olabilirsiniz. | Open Subtitles | وهذه النوعيات, ليزمها أكثر من 100 صفحة من الإتهامات |
İyi dinle, bu baş sayfalık bir haber. | Open Subtitles | استمع جيداً ، هذا موضوع للصفحة الأولى |
Bir sayfalık bir dosya var. | Open Subtitles | انت تنظر للصفحة الواحدة المكونة للملف |