Sanırım orada seni bekleyen cezayı biliyorsun. | Open Subtitles | واعتقد انكى تعلمى نوع العقاب الذى ينتظرك |
Ya sen, komutan. Mısır'da seni bekleyen birileri var mı? | Open Subtitles | وانت أيها العميد هل لديك أحد ينتظرك بمصر؟ |
Şimdi gözlerini kapat ve seni bekleyen rüyalarını gör. | Open Subtitles | و الان اغلقي عينيكي و ستجدي احلامك بانتظارك |
Bak Bones, eğer buna katılmak istemezsen yani seni bekleyen kadim Çin kemikleri var ya... | Open Subtitles | بونز اذا أردت أن لا تكملي التحقيق لا عليك أعلم أنه هناك عظام صينينة أثرية بانتظارك |
100 milyon Baht'a... ulaşmak için seni bekleyen 11 oyunu tamamlamalısın. | Open Subtitles | مئة مليون فى انتظارك فقط اذا اتممت ال11 تحدى فى انتظارك |
Sence seni bekleyen bir ailen var mıdır? | Open Subtitles | إذاً، هل تعتقد بأن هناك عائلة ما بإنتظارك ؟ |
Daha zaferin seni bekleyen sınavını olmamış, dikkatsiz bir kızsın. | Open Subtitles | ما زلت لم تجربي، بغض النظر عن الانتصارات التي تنتظرك. |
Ama hoslanmazsa unutma; burada seni bekleyen bir çömez siki var. | Open Subtitles | أتعرفين، إن لم يحبكِ هنالك قضيب جديد ينتظركِ هنا |
Sokaklarda seni bekleyen korkularına... | Open Subtitles | خوفك من ذلك الشعور، الذي ينتظرك في الشارع |
Dışarıdaki kasabada seni bekleyen tek şey var, o da ölüm. | Open Subtitles | خارج هذه البلدة الشيء الوحيد الذي ينتظرك هو الموت |
Ama bazen, şarkı listeni ne kadar dikkatlice hazırlansan hazırla seni bekleyen şey için uygun bir parça yoktur. | Open Subtitles | لكن أحياناً، مهما تُحسن إعداد قائمة أغانيك لن تجد المقطوعة المناسبة لما ينتظرك |
Çantada üstünü değiştirebilmen için kıyafetler, yolun sonundaki yat limanında da seni bekleyen bir tekne var. | Open Subtitles | حسنٌ هناك تغيير ملابس في الكيس وقارب ينتظرك على رصيف نهاية الطريق |
Eğer istersen, gelecek yaz yapacak bir şeyin olmazsa çalışmak için buraya dönmek istersen seni bekleyen bir müdürlük pozisyonu olacak. | Open Subtitles | و , اذا لم يكن لديك شيء , في الصيف القادم تعالي إلى هنا للعمل هناك منصب مدير ينتظرك |
seni bekleyen bir ödül gibi, bir kol boyu uzakta. | Open Subtitles | وكأنّها جائزة بانتظارك في متناول ذراعيك. |
Son günü ise yalnızca seni bekleyen bir şey var ise hatırlarsın. | Open Subtitles | وأنت ستتذكر فقط يومك الأخير طويلاً جداً كأن شيئاً بانتظارك |
Aşağıda arka tarafta seni bekleyen bir araba var. | Open Subtitles | يوجد سيارة فى انتظارك بالأسفل بالمدخل الخلفى |
Ama bitirdiğinde seni bekleyen bir işin olacak. | Open Subtitles | ولكن في نهاية البرنامج سيكون لديك وظيفة جيدة في انتظارك. |
- seni bekleyen bir uçak var. | Open Subtitles | هناك طائرة بإنتظارك اصعد على متنها وارجع إلى المنزل |
seni bekleyen neydi peki, dünyadaki herhangi bir şeyden daha güçlü, ve bedeli, bu durumda bir kurban olan? | Open Subtitles | الإثارة التي تنتظرك كان أكبر من أي شيء آخر. فإنه يستحق التضحية. |
Keyfin bilir ama 5 yıldız bir otelde seni bekleyen bir suit olduğunu da unutma. | Open Subtitles | لأنني واثقٌ جداً من أن هنا سيكون جناح رائع في فندق خمس نجوم فقط ينتظركِ. |
seni bekleyen 100.000$ sigorta parası bile var. | Open Subtitles | كما يوجد 100 ألف دولار كتسوية تأمين بانتظاركِ |
Ve evinde seni bekleyen 200 civarında arkadaşın var. | Open Subtitles | و هناك حوالي 200 شخص ينتظرونك في بيتك |
İçten içe kendini yiyip bitirmek geçmişi düşünüp durmak gelecekte seni bekleyen şeyleri de tüketip gider. | Open Subtitles | ...يستهلكك هذا داخليًا ...التعلق بالماضي سيخفي الطريق للمستقبل الذي يقبع أمامك |
Eve gittiğinde, seni bekleyen bir bilgilendirme paketi olacak. | Open Subtitles | هناك تساؤلات عديدة بانتظار عودتك لشقتك. |
Evde seni bekleyen eşin ve kızın gerçekten var mı? | Open Subtitles | هل لديك حقا للزوجة وطفل في انتظاركم في المنزل؟ |