Kanıtın yükü senin üzerinde ve korkarım ki sağlam bir delilin yok. | Open Subtitles | يقع عبء إيجاد دليل على عاتقك وأخشى أنك لا تملكين دليلاً دامغاً |
Ne olursa olsun, senin üzerinde değil... | Open Subtitles | مهما يحدث، فإنه ليس على عاتقك |
Bak, senin üzerinde geniş bir inceleme yapacağız | Open Subtitles | انظر، نحن ستعمل عليك القيام به بأكمله العمل على لك. |
Kırık kalbinin acısını senin üzerinde çıkarıyordu sanırım. | Open Subtitles | و أعتقد أنها كانت مع أن قلب مكسور على لك |
- Ya da 2. ihtimal, çalışmaktan başka her şeyi yapan biri ofis tarihindeki en çirkin şakayı senin üzerinde yaptı. | Open Subtitles | أو الخيار الثاني هو أن وخز البغيض أكثر في المكتب الذين بدلا من القيام بأي شيء بخلاف العمل فعلا، لعب مزحة على لك. |
Hans bunu senin üzerinde kullanıp Arandelle'i istila etmek istiyor. | Open Subtitles | يريد (هانز) أنْ يستخدمها ضدّكِ ثمّ يجتاح "آرينديل" |
Hans bunu senin üzerinde kullanıp Arandelle'i istila etmek istiyor. | Open Subtitles | يريد (هانز) أنْ يستخدمها ضدّكِ ثمّ يجتاح "آرينديل" |