Ama onlar hakkında sevdiğim şey, köpek balıklarının tatlı su eşdeğeri olmaları. | TED | ولكن ما أحب فيهم هو، أنهم كأسماك القرش في المياه العذبة. |
İşte sevdiğim şey, şeytanlar ve hayvanlar birbirlerinin boğazına sarılmış. | Open Subtitles | هذا ما أحب ان ارى ، شياطين ووحوش يدخلون رقاب بعضهم |
Bu soruda en çok sevdiğim şey, Brian yazmayı bırakınca yanlışlıkla ekrana dokunmuş olmalı çünkü hemen ardından onay emojisi gönderdi. | TED | لكن ما يعجبني في ذلك هو إنه لا شك أن أصبعه قد زل عندما فرغ من الكتابة لإنه أرسل لي اشارة استحسان |
New York Senfonisi zirvem değil, ama en sevdiğim şey. | Open Subtitles | أنها ليست قمة مهنتي فرقة نيويورك الموسيقية ، حسناً؟ ليست كذلك ، لكنها أكثر شيء أحبه |
En sevdiğim şey...beraberken çok rahat olmamızdı | Open Subtitles | وكان اكثر ما احبه هو ارتياحنا لبعضنا البعض |
sevdiğim şey elektronik ve makinelerdi, onları söküp, yenilerini yapmak ve çalışmalarını sağlamak. | TED | ما أحببته كان الالكترونيات و الآلات تفكيكها، بناء قطع جديدة منها، وجعلها تعمل. |
Müzikte en sevdiğim şey şudur... birinden bir şeyler alırsın, diğerinden başka bir şeyler... alırsın ve birleştirirsin. | Open Subtitles | ما أحب عندما أفكر في الموسيقى هو كيف أنواع مختلفة من الموسيقى يمكن أن تنصهر معا نعم تنصهر وتنمج مع بعضها |
Bu gece odanın etrafına baktığınızda, en sevdiğim şey her ırkı, kökeni, milleti görüyorum. | Open Subtitles | عندما تنظر حول هذه الغرفة الليلة، ما أحب أكثر هو أن أرى كل العرق، الجنسية الممكنة. |
İşte bu sabahları görmeyi en çok sevdiğim şey... | Open Subtitles | هذا ما أحب أن أراه أول شيء في الصباح |
- Görmeyi sevdiğim şey bu! | Open Subtitles | لا بأس , أخي شكرا لك هذا ما أحب رؤيته |
Sende sevdiğim şey bu, hep böyle sertsin. | Open Subtitles | هذا ما يعجبني فيكي ، انت دائما صلبة وقوية |
Hepsinden daha çok sevdiğim şey ise gerçeklerin kendilerinin hem şaşırtıcı hem de nefes kesen bir şekilde mükemmel olması. | Open Subtitles | ما يعجبني أكثر من ذلك هو أن الحقائق بحد ذاتها سالبة للعقول , ومفاجئه على السواء |
Motorda en sevdiğim şey yanlış birşey yaparsan ölüyorsun. | Open Subtitles | ما يعجبني بالدراجات هو أنك إذا أخطأت قليلاً فإنك تموت |
En çok sevdiğim şey; | Open Subtitles | وأكثر شيء أحبه هو الكمبيوتر المحمول. |
- Kendimde sevdiğim şey yağmurlu yada açık, kalın yada ince, | Open Subtitles | "شيء أحبه عن نفسي هو "المطر أو الشعاع * نوع من المثلجات * |
Yeni dünya hakkında en sevdiğim şey, anne... | Open Subtitles | سولييواه هذا اكثر شيء أحبه ... حول العالم الجديد أمي |
Komik bantları hakkında sevdiğim şey de bu işte. | TED | ان هذا ما احبه في السلاسل الكرتونية |
- Delisin ama sende sevdiğim şey bu. | Open Subtitles | عقلانية - انتِ مجنونة - لكن هذا ما احبه فيكِ |
Ve Güney Florida ile ilgili sevdiğim şey bu, tek bir yerde insanoğlunun durdurulamaz gücünün tropikal doğanın sabit nesnesiyle buluştuğu şeye sahipsiniz. | TED | وهذا ما أحببته في فلوريدا الجنوبية، إنه في مكان واحد، ترى قوة البشرالجبارة وهي تواجه صمود الطبيعة الأستوائية. |
Sende en çok sevdiğim şey hala hayatımda olman. | Open Subtitles | أكثر ما أحبّه فيك... أنّك ما زلت بحياتي... |
Tamam, bu konuda evlilik, en sevdiğim şey değil. | Open Subtitles | حسنا، الزواج ليس الشيء المفضل لدي في هذه المرحلة بالذات |
En çok sevdiğim şey. | Open Subtitles | الشئ المفضل عندى |
Ve garip bir şekilde, gerçekten de Johnny Cash'in müziğin hakkında sevdiğim şey budur. | TED | وبطريقة عجيبة، كذلك، هذا ما أحبه فعلا في موسيقى جوني كاش. |