Orayı biliyorum. seveceğini sanmam. | Open Subtitles | اعرف هذا المكان، لا اعتقد انه سيعجبك كثيرا |
Sürprizleri seven bir adam olarak, kendine süpriz yapılmasını seveceğini düşündüm. | Open Subtitles | بما أنك من محبي المفاجآت أعتقد أنك ستحب واحدة من صنعك |
Ah, fark ettim, bu yüzden küçük planımızı seveceğini düşündüm. | Open Subtitles | أوه ، لقد لاحظت هذا ، لهذا أعتقد أن خطتنا الصغيرة ستعجبك |
Görüyorsun işte, seveceğini biliyordum. | Open Subtitles | أترين , لقد علمت انك ستحبينه , شيرل |
Bilirdim... ~ ...istediğin sürece beni seveceğini ve... ~ | Open Subtitles | ♪ كنت أعلم ♪ بأنك ستحبني ♪ ♪ طالما أردت ذلك |
Yani bu yeri seveceğini düşünüyorum. Çok güzel bir yer. | Open Subtitles | أظن أنك ستحبين ذلك المكان إنه جميل لم يذهب إليه أحد من قبل |
- Bir kez daha duymayı seveceğini düşünüp ikinci bir kurtarma operasyonunu onaylamayacağını bildiğim kadar tanıyorum. | Open Subtitles | بشكل كافي لاعرف أن لن يؤيد مهمة إنقاذ ثانية ولكنه سيحب أن يسمع بخصوصه |
Bir zamanda yolculuk filmi. seveceğini düşünüyorum. | Open Subtitles | هذا وقت السفر عبر الزمن أعتقد بأنك ستحبه |
- ...ama çok seveceğini düşünüyorum - Hı hı. | Open Subtitles | لكنني أظن أنّكِ ستحبينها فعلاً |
Güney Pasifik'teki en iyi donanıma sahip olabilirim ve bunu seveceğini düşündüm. | Open Subtitles | أظن سيعجبك هذا، لديّ أفضل أسلحة في جنوب المحيط الهادي. |
Aslında seveceğini düşünmüyorum. | Open Subtitles | في الحقيقة لا اظن انه سيعجبك بالمرة |
Evet, şey, söylemek zorunda olduğum şeyi seveceğini sanmıyorum. | Open Subtitles | أجل، لا أظن انه سيعجبك ما لديّ |
O kızı seveceğini biliyordum. | Open Subtitles | لقد عرفت بأنّك ستحب تلك الفتاة المتشرّدة الصّغيرة |
- Yemeklerini seveceğini söylemiştim. - Daha önce gitmediğime inanamıyorum. | Open Subtitles | ــ لقد أخبرتُك أنّك ستحب هذا المكان ــ لا يمكنني تصديق أنّني لم ألاحظ ذلك أبداً |
Bu yüzden senin oyunu seveceğini düşünmüştüm. | Open Subtitles | لهذا اعتقدت بأن المسرحية ستعجبك |
Onu gerçekten seveceğini beklemiyorduk. Ama sevdim. | Open Subtitles | لم نتوقع أنك ستحبينه فعلاً |
Beni yeniden seveceğini söyle. | Open Subtitles | أخبرني أنك ستحبني مجدداً في المستقبل. |
Bunu seveceğini biliyordum. Böyle yemeye devam edersen ying yang şeklinde bir ganimetin olacak. | Open Subtitles | عرفت بأنك ستحبين الخضار تابعي الأكل هكذا وستصبحين |
Bay Resor'ın kendi ilacının tadını seveceğini düşünmüştüm. | Open Subtitles | اعتقدت أن السيد روس سيحب ان يتذوق أفعاله |
Oradaki oteli seveceğini biliyorum. | Open Subtitles | اعلم أن هذا النزل الضخم الذي ستحبه. |
O'nu her zaman seveceğini biliyorum. | Open Subtitles | بأنك أعرف الآن، دائماً ستحبينها |
- seveceğini düşündüm. - Hayır. - Doug'a hitaben yapılmış kelime oyunu. | Open Subtitles | اعتقدتُ أنها ستعجبكِ, إنها تلاعب لفظي بطريقة ذكيّة عن (دوغ)، |
- seveceğini sanmam. | Open Subtitles | لا أعتقد أنكي ستحبيه |
Evde eğitimi seveceğini düşünüyorum. | Open Subtitles | أعتقد أنك ستحبّ الدراسة في المنزل |
6 yaşında bir çocuk babasının onu ne olursa olsun seveceğini bilir mi sence? | Open Subtitles | تظن أن طفل في السادسة من عمره سيعلم أن والده سيحبه مهما يكن؟ |
Kendimden tatmin olmamı izlemeyi seveceğini sanmıyorum. | Open Subtitles | لا أظن أنه سيستمتع بمشاهدتي أمتع نفسي جنسياً |
Komiseri seveceğini biliyordum. Sağlam adamdır. | Open Subtitles | سيروق لك المفوض فشخصيته حازمة |