Kim Do Jin isimli bir adam sevmiştim hamile kaldım, gençtim ve korkmuştum. | Open Subtitles | أحببت شخص يدعة كيم دو جين، و حملت، و كنت صغيرة و خائفة. |
Seni sevmiştim planladığın bir geleceğin olmamasına rağmen çoraplarının hiç eşleşmemesine rağmen zil sesinin "Zenci Ne, Zenci Kim." olmasına rağmen. | Open Subtitles | أحببت لك، على الرغم من أن لم يكن لديك مستقبلك خارج المخطط. على الرغم من أن الجوارب الخاصة بك تتطابق أبدا. |
Her şeyden fazla, seni sevmiştim, bana herkes gibi ihanet ettin. | Open Subtitles | لقد أحببتك أكثر من أي شيء آخر وقمت بخيانتي مثل الآخرين |
Ama gerçek şuydu ki onu üzecek kadar çok sevmiştim. | Open Subtitles | لكن الحقيقة كانت أنني أحببتها أكثر من أن أتضايق من |
Demek istediğim, onu kum solucanlarından çok daha fazla sevmiştim. | TED | أعني بأنني أحببته أكثر بكثير من دودتي الكتب |
Eski okulumu sevmiştim. | Open Subtitles | أحببتُ المدرسةَ الأخيرةَ االي أنا كُنْتُ فيها. |
Basılmış sayfalar aracılığıyla fikirlerimi paylaşabilme düşüncesini sevmiştim. | TED | و أحببت فكرة استطاعتي مشاركة أفكاري خلال الصفحة المطبوعة. |
Fakat bu mucitle, Doug Fleming ile konuşmayı çok sevmiştim, çünkü çok tutkuluydu. | TED | لكني أحببت الحوار مع المخترع دوج فليمينج، لأنه كان شغوفًا جدًّا. |
Korkmuştun, ama o akşamki korkunu sevmiştim. | Open Subtitles | كنت خائفة، ولكني أحببت خوفك في تلك الليلة |
Güzel. "Dressed to Kill"i çok sevmiştim. | Open Subtitles | رائع لقد أحببت تعبيرك تلبس حينما تريد أن تقتل |
Bir keresinde tanrıların benim için gönderdiği bir adamı sevmiştim. | Open Subtitles | أحببت ذات مرة رجلاً ظننت أن الآلهة أرسلته لي |
"... seni başkalarından farklı olduğunu bildiğim için sevmiştim,... " | Open Subtitles | كنت قد أحببتك مع علمي بأنك لست مثل الآخرون |
Bunun için üzgünüm. "Huni Kafalar"da sizi çok sevmiştim. Sizi de. Ben açayım. | Open Subtitles | المعذرة ، لقد أحببتك فى كونهيدز و أنت أيضا، دعنى أفتحه |
Mükemmel biriydi. Güzeldi. Onu sevmiştim. | Open Subtitles | هي كانت جميلة و رائعة أحببتها وبعد ذلك ماتت |
Senyor Wences yaptığında sevmiştim. | Open Subtitles | حسناً، لقد أحببتها عندما السيد.وينكرس فعلها |
İyi değildi, kötü de değildi ama... onu sevmiştim. | Open Subtitles | لم يكن جيدًا ، ولم يكن سيئًا لكني أحببته |
Yetiştirilme tarzından böyle olduğunu biliyorum ama ben o küçük bebeği çok sevmiştim. | Open Subtitles | أَعْرفُ بأنّها تربيته لَكنِّي أحببتُ ذلك الطفل الرضيعِ |
Et tütsülemeyi sevmiştim ama artık yeni bir tutkum var: Ahşap. | Open Subtitles | لقد أعجبني اللحم المدخن ، لكن لديّ شغفٌ جديد الأن ، الخشب |
Seni sevmiştim ama, bir an bile düşünmeden başından attın beni. | Open Subtitles | لقد أحببتكِ وأنتِ تخليتي عني، دون أن تفكري ولو لثانية على الأقل |
Kelleleri uçurmalarını sevmiştim ve kızın bıçaklanmasını. | Open Subtitles | أعجبتني بخاصة عندما يقطعون الرؤوس وعندما شوهوا الإبنة بالسكاكين |
Tanrı yardımcım olsun, doğru. Bir zamanlar onu sevmiştim. Ama sonra korktum. | Open Subtitles | الله فى عونى ,هذا صحيح ,لقد احببته ذات مرة |
Seni sevmiştim. Seni gerçekten sevmiştim, makarna. | Open Subtitles | لقد أعجبت بك لقد أعجبت بك حقاً ,أيها الإيطالى |
Çok sevmiştim. | Open Subtitles | لقد أحببتكَ كثيراً. |
Okumuş bir kadın değildi, pek güzel de sayılmazdı ama onu sevmiştim. | Open Subtitles | لم تكن إمرأة على مستوى من العلم أَو حتى جميله لَكنّي أحببتُها |
Onu çok sevmiştim. | Open Subtitles | لقد احببتها جدا |
Gerçi herşeyi boncuklarla ödeyebilmeni sevmiştim. | Open Subtitles | بالرغم من ذلك أُعجبت بأنك تدفع ثمن الأشياء بالخرز |
Seni pervasız ve doğal halinle sevmiştim. | Open Subtitles | ارجوك لا تفعل احببتك اكثر عندما كنت طبيعي وبسيط |