Bilirsiniz, Fransızca konuşan bir seyirci önünde sağlam bir argümanı, iyi tartışarak, hoş bir sesle İngilizce sunmak, işe yaramayacaktır. | TED | كما تعلمون، تقديم مناقشة سليمة، بشكل جيد، محكمة و باللغة الإنجليزية أمام جمهور فرنكفوني لن يحقق الغرض. |
Bu ve tüm tutku hissediyorum gibi canlı bir seyirci önünde olmak. | Open Subtitles | أن أكون أمام جمهور مباشرة مثل ذلك وأشعر بالعاطفة ؟ |
Akılda bulunması gereken üçüncü model, çok faydalı olduğunu düşündüğüm, gösteri olarak tartışmak, seyirci önünde tartışmak. | TED | لكن هناك نموذج ثالث لنبقيه بذهننا أعتقد أنه سوف يكون مفيداً جداً، و هو اعتبار المجادلة كالأداء، حيث تكون المجادلة أمام جمهور. |
Bu yetenekli müzisyenler, seyirci önünde konser vereceklerini bildiklerinde, yeni bir enerji kazanıyorlar. | Open Subtitles | والموسيقيين الموهوبين الذين يبدو أنهم قد جددوا طاقاتهم بمشاركتهم في الأداء أمام الجمهور |
Gerçekten seyirci önünde şarkı söyleyip dans mı ettin? | Open Subtitles | هل قمت حقاً بالغناء والرقص أمام الجمهور ؟ |
Gerçek seyirci önünde çalışmalısın. | Open Subtitles | يجب أن تمارس عملك أمام جمهور حقيقي |
seyirci önünde olmak hiçbir zaman sorun olmadı. | Open Subtitles | لذا أن تكون أمام جمهور ! لم يكن مشكلةً لي |
seyirci önünde dans et derim. | Open Subtitles | . حاولي أن ترقصي أمام جمهور حي |
Gerçek seyirci önünde ilk gösteriniz. | Open Subtitles | أدائكم الأول أمام جمهور حقيقي |
"Last Man Standing" kaydedilir Canlı stüdyo seyirci önünde. | Open Subtitles | هذا المسلسل تم تصويره أمام جمهور حي ! |
Yani yaptığım şey, bu tip korkuları seyirci önünde sergilemek. | TED | اذن ما الذي أقوم به -- هو عرض هذه الأنواع من المخاوف أمام الجمهور. |
20 yıldır seyirci önünde çalmadım. | Open Subtitles | لم ألعب أمام الجمهور منذ 20 عاماً |
seyirci önünde sıçmayı öğrendim. | Open Subtitles | تعلمت أن القرف أمام الجمهور. |