Üzgünüm ama benim kitabıma göre, biri sana bir şişeyle gelirse, ki ölümcül bir silahtır, sonuçlarına katlanması lazım. | Open Subtitles | في رأيي ، مع الأسف لو هاجمك شخص وفي يده زجاجة وهذا سلاح مميت ، فعليه أن يتحمل العواقب |
Kullanmaya korkan birinin elinde bulunan silah, dünyadaki en tehlikeli silahtır. | Open Subtitles | المسدس في يد من يخاف استعماله هو اخطر سلاح في العالم |
Penis sadece iğrenç bir çıkıntı değil aynı zamanda ölümcül bir silahtır. | Open Subtitles | القضيب ليس مجرد نتوء قبيح في جسم الرجل إنه سلاح فتاك أيضاً |
Şunu bil ki, buradaki her nesne bir silahtır, aklına gelen her şey; kibrit, kürdan, iplik, tükenmez kaleminin içi. | Open Subtitles | الآن، أفهم، أنّ كلّ شيء هنا عبارة عن سلاح الكبريت، عود الأسنان، الخيوط أنبوب الحبر من القلم السخيف الخاص بك |
50 yardada ölümcül ve 100 yardaya kadar hassas bir silahtır. | Open Subtitles | سلاح قاتل ضمن مدى 45 متر وتصل دقته إلى 90 متر |
Eğitim; özgürlük, iyi bir yaşam ve gelecek için savaşabileceğimiz en güçlü silahtır. | TED | التعليم هو أقوى سلاح نمتلكه لكي نحارب من أجل الحرية، والحياة الكريمة ومن أجل المستقبل. |
Herkes birbirinin düşmanıdır. Vücut potansiyel bir silahtır. | Open Subtitles | . كل منا يمكن أن يصبح خطر على الآخرين . حين يصبح الجسم سلاح محتمل |
Koruyucunun içgüdüleri vardır; heyulanın ne zaman saldıracağını hisseder. Koruyucu, ona karşı kullanacak büyük bir silahtır. | Open Subtitles | الحارس لديه حاسة خاصة يعرف متى يهاجم السكرانت , إنه سلاح مهم ضده |
Bu araba ölümcül bir silahtır. Dikkat etmezsen birini öldürürsün. | Open Subtitles | السيارة سلاح مميت ، ركزي أو ستتسببين في قتل شخص ما. |
Kalkanınız sadece sizi savunan bir şey değildir, aynı zamanda bir silahtır da. | Open Subtitles | درعك إذن لا يصبح أداة دفاع فحسب فهو أيضاً سلاح |
Bu bir cırcır böceği pinyatası. Şaka yaptım, çok güçlü bir silahtır. | Open Subtitles | هذا من أجل الكريكت، أنا أمزح إنه سلاح قوي للغاية. |
Penis hayati bir silahtır. Bazen onu şeytan arıyor diye düşünüyorum. | Open Subtitles | الـقضيب بـمثابة سلاح حـيوي أرى أنـه مدخـل للشيـطان |
Sağlam silahtır. Ucundaki taşı doğrudan ayının kalbine saplarsın. | Open Subtitles | إنه سلاح متين، رمح كهذا يمكنه الذهاب مباشرة لقلب الدب |
Muhtemelen belirlemesi imkansız bir silahtır yada onu öldüren kesin o mu onu bilmeliyiz | Open Subtitles | ربما من المستحيل تتبع الرصاصة إلى سلاح محدد أو معرفة إذا كانت تلك قد قتلته حقاً |
Fazlaca uyanık olma, bu tür suçlara karşı en güçlü silahtır. | Open Subtitles | اليقضة هي أفضل سلاح لمواجهة جرائمًا من هذا النوع. |
Fikirlerimizin bir olması, dünya üzerindeki her ordudan daha güçlü bir silahtır. | Open Subtitles | أن توحيد أفكارنا هو سلاح أقوى من أيّ أسطول أو جيش على الكرة الأرضية. |
Biliyorsun çok özel bir silahtır. | Open Subtitles | كما تعلمون، وهذا هو خاص جدا نموذج من سلاح ناري الذي حصلت عليه. |
Fikirlerimizin bir olması, dünya üzerindeki her ordudan daha güçIü bir silahtır. | Open Subtitles | أن توحيد أفكارنا هو سلاح أقوى من أيّ أسطول أو جيش على الكرة الأرضية. |
Aşk bir silahtır, cancağızım hem de en tehlikeli silah. | Open Subtitles | الحبّ سلاح يا عزيزتي وهو أشدّ الأسلحة خطراً |
Sevgi zayıflık olabilir ama aynı zamanda bir silahtır. | Open Subtitles | يمكن أنْ يكون ضعفاً لكنْ يمكن أنْ يكون سلاحاً أيضاً |
Para bir silahtır, Mark, yerinde kullanılırsa, hayır için kullanılacak bir araç. | Open Subtitles | " المال هو السلاح " مارك أداة تستخدم للخير استعملها بشكل ملائم |