Peder, eğer vaktiniz varsa, sizinle konuşmak istiyorum. | Open Subtitles | أبتاه أود التحدث معك قليلا عندما تسنح لك الفرصة |
- Profesör, sizinle konuşmak istiyorum. - Hangi konuda? | Open Subtitles | أيها الأستاذ , اريد التحدث معك عن ماذا ؟ |
özür dilerim Bay Thomas. sizinle konuşmak için ısrar ediyor. | Open Subtitles | أنا آسفة يا سيد توماس إنه مصر على التحدث إليك , لا يمكننى التخلّص منه |
Eğer sakıncası yoksa, sizinle konuşmak istediğim bir sorunum var. | Open Subtitles | انا لدىّ مشكلة اريد الحديث معك بشأنها لو لم يكن هناك مانعا |
sizinle konuşmak istediğim bir mevzu olduğu için görüşme talep ettim. | Open Subtitles | لقد طلبت استشارة كي أتحدث معك أيها الطبيب |
Aslında bu yüzden sizinle konuşmak istedim. | Open Subtitles | . فيّ الحقيقة, هذا ما جعلني أريد التحدث معكِ |
Afedersiniz, efendim. sizinle konuşmak isteyen biri var. | Open Subtitles | آسف يا سيدي ولكن هناك شخص يريد التحدث معك |
Özel Ajan Polk sizinle konuşmak istiyor. Birkaç dakikanız var mı? | Open Subtitles | العميل بولك يريد التحدث معك , اذا كان لديك الوقت |
Almadığımız pasta hakkında, sizinle konuşmak istiyoruz. | Open Subtitles | نحن نريد التحدث معك بشأن الكعكة التي لم يتم أخذها |
İzninizle, efendim. Sör Reuben sizinle konuşmak istiyor. | Open Subtitles | عذرا سيدي السير ً روبن ً يريد التحدث معك |
Aslında, sizinle konuşmak istedik, tabii sizin için de uygunsa. | Open Subtitles | فى الواقع أردنا التحدث معك لو كان هذا ممكن |
sizinle konuşmak isterdim,ama bitirmem gereken işler var. | Open Subtitles | بودي التحدث إليك ولكن هناك أعمال تنتظرني |
Kee sizinle konuşmak istiyor. - Ahırda. - Sorun değil Tomasz. | Open Subtitles | تود كي التحدث إليك إنها بالحظيرة، لا مشكلة يا توماش |
sizinle konuşmak istiyorum. | Open Subtitles | ، أود التحدث إليك أصدقاؤك سيكونون بإنتظارنا في المكتبة |
Hizmetçiniz, sizinle konuşmak istiyorsam burada beklemem gerektiğini söyledi. | Open Subtitles | ان خادمك طلب منى ان انتظرك هنا, انى اريد الحديث معك |
Ve buz gibi bir rahatlık fırsatını yaşamanız için sizinle konuşmak istiyorum. | Open Subtitles | وأريد ان أتحدث معك عن فرصة للعيش في راحة مثلّجة |
Bu konuyu sizinle konuşmak isterim ama endişelendiğiniz şey çocuklarım ise bazı konularda size katılmayacaklarından korkuyorsanız ve bundan rahatsızsanız o zaman, bilmiyorum. | Open Subtitles | أتمنى التحدث معكِ بشأن هذا ذات يوم، لكن لو قام أطفالنا، سبب قلقك الكبير، بالاختلاف معكِ في بعض الأمور، |
Polisi çağıracaktım, ama önce sizinle konuşmak istedim. | Open Subtitles | كنت سأتصل بالشرطة لكن أردت التحدث إليكِ أولاً |
Resepsiyona gelebilir misiniz acaba? Burada sizinle konuşmak isteyen biri var. | Open Subtitles | هل من الممكن ان تنزلي للاستقبال هناك شخص ما يريد التحدث اليك |
Gettys, hiç davranışlarınız hakkında sizinle konuşmak zorunda kalmadı mı? | Open Subtitles | ألم يتحدث معك السيد جيتيز أكثر من مرة عن سلوكك؟ |
sizinle konuşmak için bir bahane arıyordum. | Open Subtitles | كان علي أن أجد بعض العذر أن أتحدث إليكم. |
Gizli Servis'ten bir ajan sizinle konuşmak isteyecektir. | Open Subtitles | عميل خاص من الخدمة السرية يود التكلم معك بشأن أداء الشهادة النهائي لهذه القضية |
Bilmem mi. İstemediği sürece sizinle konuşmak zorunda olmadığını da biliyorum. | Open Subtitles | بالطبع كما أعلم أيضاً أنها لا تجب التحدث معكم إذا كانت لاتريد |
Keşke daha önce tanışsaydık. sizinle konuşmak çok hoşuma gitti. | Open Subtitles | ليتني قابلتك في وقت مبكر ، لقد استمتعت بالحديث معك |
Aslında bu nedenden ötürü sizinle konuşmak istediğim bir iş var beyler. | Open Subtitles | بالواقع،لهذا.. لهذا السبب أريد التكلم معكم يا رفاق بخصوص عمل مــا. |
Bunu sizinle konuşmak istiyordum. | Open Subtitles | آه عيد ميلادي , أتعلم كنت انوي أن أتحدث إليك |
Ön kapıya zenci bir çocuk geldi, sizinle konuşmak istiyor. | Open Subtitles | هنالك صبي زنجي في الباب الأمامي يطلب أن يتحدث إليك |