Seni eğitip korkunu nasıl yeneceğini gösteririm. Seni sokaklardan alırım. | Open Subtitles | يمكن أن أدربك للتغلب على مخاوفك وابعادك عن حياة الشوارع |
Onu birden sokaklardan çekersek bu organizasyonda derine inme şansımızı kaybederiz. | Open Subtitles | قد نبعده بالإجبار عن الشوارع لنخرب فرصة العودة في هذه المنظمة |
Evet. 26 milyon dolar değerindeydi. Onlarca kişi sokaklardan silindi. | Open Subtitles | أجل كان تساوي 26 مليون دولار، والكثير من رجال الشوارع. |
Dövmeli adamı sokaklardan almaktan mı yoksa toprağın altına koymaktan mı bahsediyoruz? | Open Subtitles | أهى عن أخذ رجل ذو وشم من الشارع أم ندفنه تحت الشارع؟ |
Kendini sokaklardan kurtarıp ayakları üzerinde durmaya başladığını düşünmek, beni rahatlatmıştı. | Open Subtitles | ربما يشعرني بتحسن أن أتخيل أنه إنتشل نفسه بعيداً عن الشارع |
En azından, artık sokaklardan ve otel işinden uzak olacak. | Open Subtitles | على الأقل هو بعيدٌ من الشوارع وخرجَ من عمل الفنادق |
Eğer Arınma işlemlerine katılmayacaksanız en kısa sürede sokaklardan uzaklaşmanızı öneririz. | Open Subtitles | إذا لم تشارك بالتطهير، ننصحك أن تبتعد عن الشوارع بأسرع وقت |
Başka yanlış anlaşılma olmaması için gece vaktinden evvel sokaklardan çekil. | Open Subtitles | أبعد نفسك عن الشوارع قبل قدوم الليل لتفادي أي سوء فهم |
Bu insanları sokaklardan uzak tutmalı ve koruyucu gözaltına almalısınız. | Open Subtitles | تحتاج إلى سحب هذه الناس من الشوارع وإلى الحماية القضائية. |
sokaklardan topluyor ve kadınlara kendi müşterilerini seçmede olanak sağlıyor. | Open Subtitles | انها انتشلتها من الشوارع وسمحت للنساء بالسيطرة على زبائنهم الخاصين |
Hazır, Saul sokaklardan çekilmişken siz de gitmeyi düşünseniz iyi olur. | Open Subtitles | يجب عليك التفكير بالرحيل, ايضا بينما شاول غير موجود في الشوارع |
Evet. Ama en azından katilin sokaklardan uzakta olduğunu biliyoruz. | Open Subtitles | لا، ولكن على الأقل نعلم أن القاتل بعيد عن الشوارع |
Şehir yöneticileri onlara ayrıcalıklar verdiler başıboş hayvanları sokaklardan temizleyip ve yok etmek için | TED | لقد تعاقدت معهم المدن للتخلص من الحيوانات الضالة في الشوارع وقتلها |
Bir yılda dört milyon köpek ve kedi öldürülürdü. Çoğu 24 saat içinde sokaklardan kepçe ile temizlendi. | TED | في حوالي السنة تم قتل أربعة ملايين كلب وقطة معظمهم تم حصدهم من الشوارع في 24 ساعة |
Evet masum bir adamın ölmesi çok üzücü, ama sokaklardan bir tane çocuklara dondurma satan çocuk tacizcisi eksildi. | Open Subtitles | نعم، إنه مأساوي أن رجل بريء مات، لكن هناك واحد أدنى شاذّ جنسيًا في الشارع يبيع الآيس كريم للأطفال. |
sokaklardan gelen bir kadının aile üyelerimizin masasını beklemesine izin mi verdin? | Open Subtitles | أنتِ قد سمحتِ لإمرأة من الشارع أن تخدّم على طاولة لأعضاء عائلتنا؟ |
Bu baskınla 2.8 milyon dolar sokaklardan söküp alınmış oldu. | Open Subtitles | منعنا عن الشارع في هذه المداهمة ما قيمته 2.8 مليون |
Onu sokaklardan uzak tuttuğum sürece umurumda değil. | Open Subtitles | أنت ستنهار هكذا أنا لا أهتم طالما أبعدها عن الشارع |
Sadece sokaklardan, oradan buradan bir kaç şey aldım. | Open Subtitles | لا احد , تعلمت هذه الاشياء هنا وهناك في الشارع |
Şimdi böyle görünüyorum. Lisede geçtiğim aynı sokaklardan geçiyoruz ve aynı şarkıları dinliyoruz... | Open Subtitles | و الآن هذهِ حياتي نقود في نفس الطرقات التي قدتُ فيها في المدرسة |
Bizim gibileri çaresiz olduğumuz için mi sokaklardan topluyorsun? | Open Subtitles | تبحث بالشوارع عن أناس مثلي لأننا نبدو يائسين |
sokaklardan kurtulmaya çalıştığını biliyorum. | Open Subtitles | أَعْرفُ بأنّك حوكمتَ إلى إخرجْ من الشوارعِ. |
Malı sokaklardan topla. Hala deneme sürecindesin. | Open Subtitles | تنزل ذلك المنتج للشارع أنت مازلت تحت التجربة |
Ben sokaklardan geldim ve kararık sokaklarda bulaşmak isteyeceğin son polisim. | Open Subtitles | أنا قادم من الشوارع وأنا آخر رجال الشرطة الذي قد تفكر بالعبث معهم في زقاق مظلم |
Bugün onları sokaklardan toplayıp, içeri tıkacağız. | Open Subtitles | و اليوم سنخرجهم من شوارعنا و نضعهم في زنزانة |
Araştırmak üzere gittiğim mavi bölgenin dış merkezinde bir köy. Gördüğünüz gibi mimari güzellik başlıca değerleri değil, başlıca değerleri, yoğunluk: iç içe geçen evler, yol ve sokaklardan ibaret. | TED | إنها قرية في وسط المنطقة الزرقاء حيث ذهبت لأتحرى ذلك، وكما ترون ، فإن الجمال المعماري ليس المؤثر الرئيسي بها، ولكنها الكثافة: المنازل ذات المسافات الصغيرة بينها، الأزقة المتشابكة والشوارع، |
Ve sen de sanıyorum da, sokaklardan uzak durmalısın. | Open Subtitles | وانت تحتاجين انت تحتاجين ان تتخلصي من حياة الشوراع كما اعتقد |
Adamı sokaklardan çekip çıkartırsın ama sokağı adamdan çekip çıkartamazsın. | Open Subtitles | يمكنك ابعاد الرجل عن عنف الشوراع. لكن لا يسعك اخراجه من صميمه |
Eski rafinerilerden, çıkmaz sokaklardan, ve çürüyen fabrikalardan bahsediyoruz. | Open Subtitles | نحن نتكلم عن المصافى القديمه والشوارع المسدوده وتعفن المصانع |
Bu tıpkı insanları sokaklardan temizlemenin çok hızlı, çok verimli bir yöntemi gibi olurdu. | TED | أنها كذلك ، طريقة فعالة لأزالة الناس من الطريق |