Yaşlanma normal solucanın bir gününü alırken ... ... bu solucanın iki gününü alır. | TED | تحتاج هذه الدودة يومان لتكون في نفس العمر الذي تكون عليه الدودة الطبيعية في يوم واحد |
Şurada o tüp solucanının ucunda kıskacıyla bir yengeç, solucanın kafasını çıkarmasını bekliyor. | TED | هنا سرطان مع مخلبه الأيمن في نهاية تلك الدودة الأنبوبية ، ينتظر تلك الدودة ليمسك بها برأسه. |
Kaçan solucanın da zehri birikecek zamanla. | Open Subtitles | أما الدودة التى هربت فستولد السم فى الوقت المناسب |
Basit bir solucanın anılarının nasıl işlediğini çözebilirsem insan beyninin karmaşıklığını anlamama yardımcı olur. | Open Subtitles | إذا وصلت الي كيفية عمل ذاكرة دودة بسيطة ذلك يساعدني بلا شكّ في فهم كيفية عمل الدماغ البشري المعقد |
Belki de bir solucanın bağırsaklarında ölsen daha iyi... | Open Subtitles | هذا أفضل من أن تموتي فى أحشاء دودة |
- Minicik solucanın minicik şapkası. | Open Subtitles | لـ دوده صغيرة جداً قبعة صغيرة لدودة صغيرة جداً |
14ü solucanın çalışmasını durduracağı zaman. | Open Subtitles | يوم 14 هو يوم توقف هذه الدود |
solucanın, canavarla... nasıI boğaz boğaza geldiğini öğreteceğim. | Open Subtitles | الأستاذ، سأحكي لك عن الدودة التي علقت في الحطام |
solucanın, canavarla... nasıI boğaz boğaza geldiğini öğreteceğim. | Open Subtitles | الأستاذ، سأحكي لك عن الدودة التي علقت في الحطام |
Emin değilim ama sanırım kancanın, solucanın içinden geçmesi gerekiyor. | Open Subtitles | أنا لستُ بخبير، لكن أعتقد أن الخطاف يجب أن يكون بداخل جسد الدودة |
Evet. İnanılmaz derecede gelişmiş bir tanesi tarafından. Bütün dördüncü kat çalışanları ile birlikte solucanın şifresini çözmeye çalışıyoruz. | Open Subtitles | إختراق متطور للغاية، الطابق الرابع بأكمله يعمل على فك شفرة الدودة |
Bu solucanın kaynağı Los Angeles'da olmalı. | Open Subtitles | هذه الدودة لابد أنها إطلقت من لوس أنجلوس |
Adamlarım solucanın 5 saatten kısa bir sürede San Jacomo'daki nükleer santrale ulaşacağını söylüyor. | Open Subtitles | قومي يقدرون أن الدودة ستصيب مفاعل سان جاكمو في أقل من خمس ساعات |
solucanın hedefini vurmasını engellemeyiz ama ona yeni bir hedef verebiliriz. | Open Subtitles | -لايمكنا وقف الدودة عن ضرب هدفها ، -إذن نعطيها هدف جديد |
Pis solucanın majestelerini lekelediğini biliyoruz ama onun tek suçlu olmadığını öğrendik. | Open Subtitles | أنا أعلم أن هذا الدودة القذرة قد دنس شرفك ولكن علمنا أنه لم يكن المذنب الوحيد |
Daf-2 dediğimiz, küçük solucanın yaşam süresini ... ... iki katına çıkaran değişime uğramış .... ... tek bir gen bulduğumuz için çok şanslıydık. | TED | وكُنا محظوظين جداً أن وجدنا تلك المتحولات التي اتلف فيها جين واحد فقط يُسمى داف-2 ضاعف عُعمر الدودة الصغيرة. |
Dişi üreme organı solucanın diğer ucundadır. | Open Subtitles | الانثوية موجودة في نهاية الدودة |
İkiye bölersen, iki solucanın olur. | Open Subtitles | تقطع دودة بالنص, وتحصل على اثنتين. |
Nasıl oluyor da pembe pofuduk bir solucanın kimliğini tespit edemiyorsun? | Open Subtitles | ... كيفلايمكنكتحديدهوية دودة وردية منفوشة؟ |
Mezcal'deki solucanın afrodizyak olduğunu söylerler. | Open Subtitles | "يقولون أن دودة "ميزكال مثيرة للشهوة الجنسية |
Sizin kuzeydoğunuzda kodlanmamış bir uçak. solucanın yol kesme işareti. | Open Subtitles | رحله غير مدرجه على الجدول تحزير دوده |
Böylece solucanın dikkatini çekmeyiz. | Open Subtitles | ولن نجذب الدود |