Ona bahis sonuçlarını cama asacağımızı ama fotoğrafları alacağını söyle. | Open Subtitles | أخبره لأننا سنعطيه النتائج التي ستظهر ولكن سنحتفظ بالصور اللعينة |
Ve 6 aylık kontrollerimi de yaptırdım yakında sonuçlarını alacağız. | Open Subtitles | قمت للتو بفحص بعد ستة أشهر وسنحصل على النتائج قريباً |
Yani, eğer tüm kararları alacaksan, sonuçlarını da anlasan iyi edersin. | Open Subtitles | لذا ان كنتي ستتخذي كل القرارات فمن الأفضل أن تفهمي العواقب |
Neden kocana açık çek verip sonra da bize sonuçlarını söylemiyorsun? | Open Subtitles | لمَ لا تمنحي زوجكِ تصريح حرّية، ولنرى كيف ستكون نتيجة ذلك؟ |
Şimdi, bu gürültü öylesine büyük ki toplum bu gürültünün sonuçlarını en aza düşüren kişileri ödüllendirmektedir. | TED | هذا التشويش هو من الضخامة بحيث يمنح المجتمع أهميّة كبيرة لأولئك من بيننا الذين يمكنهم الحد من عواقب التشويش. |
Sokaklara dönüp para kazanmana izin vereceksek sonuçlarını görmek isteriz. | Open Subtitles | اذا كنا احنا بنرجعك للشارع من شان تكسب نبي نتائج |
Ona bahis sonuçlarını cama asacağımızı ama fotoğrafları alacağını söyle. | Open Subtitles | أخبره لأننا سنعطيه النتائج التي ستظهر ولكن سنحتفظ بالصور اللعينة |
Şu anda 9 Haziran, 2009, bu aşının ilk testlemelerinin ilk sonuçlarını aldık. Ve kuralları değiştiren bir sonuç çıktı. | TED | الآن في التاسع من يونيو ، عام 2009 أتتنا النتائج الأولية من التجربة الاكلينيكية المبدئية للقاح و التي كانت مبهرة تماما |
Hareket emrini aşağıya gönderdiğiniz zaman bu emrin bir kopyasını çıkarıyorsunuz, ve bunu, hareketlerinizin duyusal sonuçlarını tahmin edebilmek için sinirsel simülatöre gönderiyorsunuz. | TED | بحيث مع قيامك بإرسال أمر الحركة إلى الأسفل، تقوم بأخذ نسخة منه وتقوم بتشغيله في جهاز المحاكاة العصبيّ خاصّتك لاستباق النتائج الحسية لحركاتك. |
International Consortium for Health Outcome Measurement. (Uluslararası Sağlık sonuçlarını Ölçme Topluluğu) | TED | إنها تمثل الجمعية الدولية لقياس النتائج الصحية. |
Senden öğrendiğim bir şey varsa o da bana göre doğru olduğunu düşündüğüm şeyi yapmalıyım ve sonuçlarını kafama takmamalıyım. | Open Subtitles | إذا كان هناك شيء واحد تعلمته منكَ فهو أني يجب أن أقوم بالشئ الذي اراه صحيحا ولا أقلق بشأن العواقب |
Senden öğrendiğim bir şey varsa o da bana göre doğru olduğunu düşündüğüm şeyi yapmalıyım ve sonuçlarını kafama takmamalıyım. | Open Subtitles | إذا كان هناك شيء واحد تعلمته منكَ فهو أني يجب أن أقوم بالشئ الذي اراه صحيحا ولا أقلق بشأن العواقب |
İşte o anda, yapacağı şeyin sonuçlarını düşünmeden davranmak zorundaydı. | Open Subtitles | في تلك اللحظة كان عليه التصرف بغض النظر عن العواقب |
Vücutları hakkında hiçbir şey bilmiyorlar ve sonuçlarını da görüyorsunuz. | Open Subtitles | إنّهن جاهلات حول أجسادهن وما رأيتِه اليوم، هو نتيجة ذلك |
Bu sistem yoluyla duyu yetisine sahip tüm varlıklarla bağlantı kurulabilir. Bu deneylerin sonuçlarını sabırsızlıkla bekliyorum. | TED | قد يتم ربط كل الأنواع الممكنة من الكائنات الحية بواسطة هذا النظام. ولا أستطيع الإنتظار حتى أرى نتيجة هذه التجارب. |
İnsanlara eylemlerinin sonuçlarını gösterecek geri besleme döngüleri yaratın. | TED | تستطيع خلق ردة فعل تفضح الناس نتيجة لأفعالهم. |
Ve bunun sonuçlarını düşünürseniz, bu şeyden gizlenmek gittikçe zor hale geliyor, diğer şeylerin yanında çünkü sadece elektronik dövmeler değil, yüz tanıma da gerçekten iyiye gidiyor. | TED | و كما تفكر في عواقب ذلك، يصبح من الصعب اخفاء هذه الأشياء، من بين أمور أخرى، لأنه ليس فقط الاوشام الإلكترونية، ولكن التعرف على الوجه اصبح جيدا. |
Bunun sonuçlarını düşündüğünüzde, eğer bu periyodik olarak meydana gelen, doğal ve olağan yok oluşlara inanıyorsanız, türümüzü değiştirmek ahlaki bir zorunluluk oluyor. | TED | وبينما تفكر في عواقب هذا، إذا كنت تعتقد أن الانقراضات أمر طبيعي وشائع وعادي ويحدث بشكل دوري، سيصبح من الضرورة الأخلاقية تنويع أنواعنا. |
Evet, belki de yaptıklarının sonuçlarını düşünmesi gereken sensin Bip. | Open Subtitles | حسنا، ربما أنت يجب أن تعتبر نتائج الذي عملت، باب. |
Fakat sizler seçim sonuçlarını takip edenler biliyor ki hepsi bu kadar değil. | Open Subtitles | ولكن من يعلم بنتائج التصويت يعلم بأنها لم تنتهي |
sonuçlarını görmeye elbette meraklıydım ama ayrıca tehlikeli olduğunu da düşündüm. | Open Subtitles | وكان الفضول يغمرني لأرى النتيجة ولكني أيضًا شعرتُ بأن الأمر سيكون خطِرًا |
Kopyalamanın sonuçlarını düşünemez, çünkü düşünme yetisi yoktur, kopyalanan sadece verilerdir. | TED | ولا يهتم بالنتائج لأنه لا يستطيع لأنها مجرد معلومات منسوخة |
En saçma şeyleri yaparlar. Asla sonuçlarını düşünmezler. | Open Subtitles | إنهم يفعلون الأشياء البغيضة ولا يفكرون بالعواقب |
Son birkaç gündür göz önüne alındığında, yokluğunun ruhum üzerindeki sonuçlarını hissettim. | Open Subtitles | أثناء فترة غيابك للأيام القليلة الماضية شعرت بعواقب غيابك على روحي |
Testi tekrar et. sonuçlarını tekrar kontrol et. | Open Subtitles | أجري الفحص ثانية و راجع نتائجك |
Yaptıklarının sonuçlarını gördüm ve onunla bunlar hakkında konuştuğumda da yaptıklarının farkında olduğunu gördüm. | Open Subtitles | وكنت أحدثهه بخصوص ذلك وكان يعلم ما مدى نتائجه |
Owen Marie'nin test sonuçlarını analiz ediyor. Umarım bize bir bulgu verir. | Open Subtitles | يقوم أوين بتحليل نتائح فحوصات ماري الآن ، عسى أن يمنحنا هذا خيطاً ما |
Sanırım bunun sonuçlarını sizin kadar mürettebatınız da biliyordur. | Open Subtitles | أعتقد أنك تفهم تداعيات ذلك كما يفعل طاقمك |
Bir çeşit virüs olmalı. Ama emin olmak için, kan testinin sonuçlarını beklemeliyiz. | Open Subtitles | قد يكون السبب فقط فيروسا، لكنّي أودّ إنتظار فحوصات الدمّ لكي أكون متأكّدا |