| Lanet olsun hayır! Sorduğun için sağol. Craig? | Open Subtitles | لا ، ولكن شكراً على سؤالك لن يضايقني سؤلك |
| Bu şartlar altındayken Sorduğun soruya cevap verebileceğimi nereden çıkarıyorsun? | Open Subtitles | وماذا سنفعل للخروج من هذا الموقف برأيك لا استطيع اجابة سؤالك الآن |
| -Sen iyi misin ? Bu soruyu sen Sorduğun için cevaplamak istemiyorum | Open Subtitles | إذا كنتُ أعرف ماذا كان يعني هذا السؤال, ربّما كنتُ لأجيب عليه. |
| Neredeyse son sınıf oldu, inanması çok zor. Sorduğun için teşekkürler. | Open Subtitles | إنها بالكاد تخرجت، إنه من الصعب تصديق هذا، شكراً على السؤال. |
| Ben otuz altı saat ikizleri doğurmaya çalışırken, hemşireye TV'nin spor kanalını gösterip göstermediğini Sorduğun zaman teybim neredeydi? | Open Subtitles | أين كان مسجلي جين عانيت من المخاض للتوأم طيلة 36 ساعة؟ وأنت تسأل الممرضة عن قناة الرياضة في المستشفى ؟ |
| Mayonez kavanozu sıçmışım gibi, ama Sorduğun için sağ ol. | Open Subtitles | أشعر وكأنّني أنجبتُ مرطّبا مايونيز، لكن شكراً على سؤالكِ |
| Doğum kontrol haplarımı buldum. Sorduğun için sağol baba. | Open Subtitles | كلا, وجدت حبوب منع الحمل, شكراً على سؤالك يا أبي |
| Başka birine bir kötülük yapmamı hiç istemedi, eğer Sorduğun buysa. | Open Subtitles | انه لم يطلب منى أن ألهو مع شخص أخر إذا كان هذا الغرض من سؤالك |
| Bana başka gezegenlerde yaşama inanıyor musun diye sorduğunda Sorduğun sorunun ne kadar ironik olduğu hakkında hiç bir fikrin yoktu. | Open Subtitles | عندما سألتني إذا كنت أؤمن بالحياة على الكواكب الأخرى لم يكن لديك فكرة كم كان سؤالك من سخريات القدر |
| Bana başka gezegenlerde yaşama inanıyor musun diye sorduğunda Sorduğun sorunun ne kadar ironik olduğu hakkında hiç bir fikrin yoktu. | Open Subtitles | عندما سألتني إذا كنت أؤمن بالحياة على الكواكب الأخرى لم يكن لديك فكرة كم كان سؤالك من سخريات القدر |
| Kardeşim çok kolay aşık olur, Eğer Sorduğun buysa. | Open Subtitles | شقيقتي تقع في الحب بسهولة ان كان هذا سؤالك |
| Sorduğun soruya yanıt olarak da, bana burada bir yer vermelisiniz. | Open Subtitles | لذا رداً على سؤالك السابق كان يجب عليك ان تمنحني مقعداً هنا |
| Tahminimce soruyu Sorduğun için beni sahneden kovamayacaksın. | TED | إذن أفترض أنك لن تتمكن من ان تركلني من على الخشبة بما أنك أنت الذي سألت السؤال. |
| Evet. İyiyiz. Sorduğun için sağol. | Open Subtitles | نعم نحن بخير ، نحن بخير شكراً لك على السؤال |
| Sanırım bu bana Sorduğun en mantıklı soruydu. | Open Subtitles | تعلمون ، وأعتقد أنه قد يكون السؤال الأول لائق لقد سمعت أن تسأل أي وقت مضى. |
| Oradaki kadınların çoğu Dam değil, Sorduğun buysa tabi. | Open Subtitles | معظم النساء هناك لن يكون معهم مرافق إذا كان هذا ما تسأل عنه |
| İyiyim, çok teşekkürler, Sorduğun için sağ ol. | Open Subtitles | أنا بخير، شكراً جزيلاً لكِ، شكراً على سؤالكِ |
| Sorduğun için sağol. Aradığım bir şey. Bir ay önce gökyüzünden düşmüş olmalı. | Open Subtitles | شكراً لسؤالك ، هناك شئٌ آخر كنت أبحث عنه لقدسقطمن السماءمنذ قرابةالشهر،لكنه ليسقنبلة. |
| -Evet. Sonra senin Sorduğun şu kızı sordu. | Open Subtitles | وحينما سأل عن تلك الفتاة البيضاء التي سألتني عنها |
| Bunu Sorduğun zaman öpüşmeyi kastetmiyordun ve bunu sen de biliyorsun. | Open Subtitles | حينما سألتِني ذلك، لم تكوني تسألين عن قُبلةٍ، وإنّك لتعلمين ذلك. |
| Bana Sorduğun tek şey para oluyor. | Open Subtitles | اتعلم , الشيء الوحيد الذي تطلبه هو المال |
| Ona Sorduğun her soruyu o zaten daha önce cevapladı. | Open Subtitles | المشكلة أن كل سؤال قد سألته لها هى بالفعل قد أجابت عليه من قبل |
| Şu Sorduğun şey Miguel Dominguez adında bir adamla uyuşmuş. | Open Subtitles | ذلك الشيء الذي طلبته تطابق مع شخص اسمه ميغل دومنغيرز |
| İyiyim ben. Dün neredeyse taşlanarak öldürülüyordum, Sorduğun için teşekkürler. | Open Subtitles | أنا بخير بالمناسبة, أوشكتُ على الموت أمس و لكن شكراً لكِ لسؤالكِ |
| Sorduğun soru açık değildi. Bu yüzden yanıtı da değil. | Open Subtitles | السؤال الذي طرحته لمْ يكُ واضحاً و كذلك الجواب |
| Ben zaten Jim'in içine geldim ama Sorduğun için sağ ol. | Open Subtitles | جئت بالفعل داخل جيم، لكن شكرا لك ليسأل. |
| Yalan söylemedim, sadece Sorduğun soruya cevap verdim. | Open Subtitles | -لم أكذب، لقد أجبتُ على السّؤال الذي سألتِه فعلًا . |