Petrol şirketi orada başka bir boyut için kapı olduğunu bilmelerine rağmen delmelerinin bir soruna yol açacağını düşünmediklerini belirtti. | Open Subtitles | ذكرت شركة النفط أنها كانت تعلم بوجد بوابة لبعد آخر هناك لكنهم لم يعتقدوا أن صنع ثقب فيها قد يسبب مشكلة |
Ve bu bir adam ve ülkesi için soruna yol açar. | Open Subtitles | وهذا سوف يسبب مشكلة على حد سواء لنفسه ولبلاده. |
Carla, bir şeyin mesele olması için bir soruna yol açması gerekir. | Open Subtitles | (كارلا) ليكون الشيء مشكلة يجب أن يسبب مشكلة |
Değerinizden daha fazla soruna yol açmayın. Düşün önüme. | Open Subtitles | لا تسببي متاعب أكثر مما تساوينه، تحركي. |
Değerinizden daha fazla soruna yol açmayın. Düşün önüme. | Open Subtitles | "لا تسببي متاعب أكثر مما تساوينه، تحركي." |
Değerinizden daha fazla soruna yol açmayın. Düşün önüme. | Open Subtitles | "لا تسببي متاعب أكثر مما تساوينه، تحركي." |