O kibirli pislik kendisini suç dehası falan sanıyor ama değil. | Open Subtitles | ذلك الوغد المتغطرس يعتقد أنّه عقل إجرامي كبير، لكنّه ليس كذلك |
Arupa'nın en amansız suç dehası az önce tüm parasını kaptırdı Londra Emniyet Müdürlüğü tarihinin en beceriksiz müfettişine hem de. | Open Subtitles | أعظم عقل إجرامي في أوروبا سُرقت أمواله بواسطة أقل المفتشين كفاءه في تاريخ سكوتلاند يارد |
Alexander Grayson sadece kurnaz bir iş adamı değil aynı zamanda tam bir suç dehası, yoluna çıkan kişileri kandırmaya şantaj yapmaya ve öldürmeye hazır biri. | Open Subtitles | ألكسندر جريسون، ليس فقط رجل أعمال ماكر بل هو عقل إجرامي بارع قام بالتخطيط للخداع والابتزاز وقتل أي أحد يقف في طريقه |
Akıllıca. Bir suç dehası olmaya çalışmıyordum. | Open Subtitles | يا لها من خطّة حاذقة لم أكُن أحاول لعب دور عقل إجراميّ مدبر |
Bir suç dehası olmaya çalışmıyordum. | Open Subtitles | -لم أكُن أحاول لعب دور عقل إجراميّ مدبر . |
Hindistan'ın keskin suç dehası. Tees Maar Khan. | Open Subtitles | أحَدّ العقول الإجرامية في الهند (تيس مار خان ) |
Ama sana karşı dürüst olacağım tam bir suç dehası ve pislik olsan da seni seviyorum. | Open Subtitles | لكن سأكون امينة معك بالرغم من إنه لديك عقل إجرامي بارع |
Karşımızda bir suç dehası var. | Open Subtitles | نحن نتعامل مع نوعية عقل إجرامي محترفة |
O, bir suç dehası değil | Open Subtitles | هو لَيسَ ذو عقل إجرامي. |
Parker bir suç dehası kabul ediliyor. | Open Subtitles | . باركر" يعتبر عقل إجرامي مدبر" |
Üzgünüm, ama görünüşe göre birden babanın bir suç dehası olduğu ortaya çıktı. | Open Subtitles | -حسناً، إني آسفة، لكن على ما يبدو صار والدكِ فجأة ذا عقل إجرامي مدبّر نوعاً ما! -آن)، ليس لديكِ أدنى فكرة) ... |
Rich kendini suç dehası sanırdı. | Open Subtitles | (ريتش) ظنّ نفسه كواحد من العقول الإجرامية المدبرة. |