Çocuklar, burada önemli olan tek şey benim tamamen suçsuz olmam. | Open Subtitles | يا رفاق الشي الوحيد الذي نذكره انا تقريبا بريء من اللوم |
Mahkeme benim suçsuz olduğumu söylüyor arkadaşlar ve evime gidiyorum. | Open Subtitles | المحكمة قالت أني بريء لذا أنا ذاهب للمنزل يا رفاق |
Ben de kendimi seninle bir daha görüştürmeyerek suçsuz buluyorum. | Open Subtitles | حسنا انا اجد نفسي غير مذنب لعدم رؤيتي لكي مجددا |
- Kesin şunu bu korkunç yalan suçlamalardan... beni suçsuz bulma... cesaretini göstermenizdir. | Open Subtitles | ان يكون لديكم الشجاعة , لتجدوني بريئة من هذه التهم المريعة الغير صحيحة |
- Araştırma sonunda suçsuz çıkarsa? | Open Subtitles | لنفترض ان التحقيق اثبت انه برئ . تحقيق ؟ |
İdam edilen her dokuz kişi için bir kişinin suçsuz olduğunu tespit ettik ve o kişi salıverildi. | TED | فمن بين كل تسعة أشخاص مُعدَمين ، تمكّنا من تحديد شخص بريء تمت تبرأته وإنقاذه من الإعدام. |
Bende bir insanın suçluluğu kanıtlanana kadar onun suçsuz olduğu fikriyle eğitildim. | Open Subtitles | وأنا ربيت تحت تلك الفكرة الرجل بريء حتى يثبت ذنبة. |
Sayın Yargıç, benim kanaatim sanığın suçsuz olduğu yönünde ve bu yüzden itirazda bulunmak istiyorum. | Open Subtitles | اذا تكرمت فضيلتكم، إن اعتقادي ان المدعى عليه بريء |
Yanlışlıkla beni tutukladılar. benim kadar suçsuz biriydi o da.. | Open Subtitles | ربما كانت لديهم أوامر صبّاغ منازل ما بريء كما أنا بريء |
Bu jüri havuzundan sadece üç tane suçsuz oyu alırsın. | Open Subtitles | من هيئة المحلفين هذه 3 منهم سيصوتون بأنه غير مذنب |
Ne diyorsunuz? Michael William Logan cinayetten suçlu mu, suçsuz mu? | Open Subtitles | هل تقولون أن مايكل ويليام لوجن مذنب بأرتكاب جريمة قتل أم غير مذنب ؟ |
Hepiniz, Michael William Logan suçsuz, diyorsunuz. | Open Subtitles | انت تقول أن مايكل وليام لوجن غير مذنب ,وكلكم تقولون هذا |
Ona mektuplar vermek istemiş. Açıkça suçsuz olduğunu kanıtlayacak mektuplar. | Open Subtitles | اراد أن يعطها خطابات والتى يبدو أنها تثبت أنها بريئة |
Yani suçsuz olma olasılığı 73 milyonda bir değil. | TED | إذاً فرصة أنها كانت بريئة ليست واحد في 73 مليون. |
Suçlu veya suçsuz olduğuna jüri karar verir. | Open Subtitles | هيئة المحلفين هى التى تقرر إن كانت مذنبة ام بريئة |
Yapacağınız, davalının, yargılandığı suç ile ilgili olarak suçlu mu yoksa suçsuz mu olduğuna karar vermektir. | Open Subtitles | أنتم تحددون ما أذا كان المدعى عليه مذنب أو برئ من التهمة المحددة الموجهة أليه |
Bir turda 9 suçsuz oydan 10 suçlu oya mı çıkmışız? | Open Subtitles | لدينا تحوّل من تسعة أصوات لغير مذنبة إلى عشرة أصوات لمذنبة |
Hapishanede ilk öğrendiğiniz şey, herkesin suçsuz olduğudur. | Open Subtitles | كما ترى , أول شىء تتعلمة فى السجن أن كل شخص برىء |
Mahkeme beni meşru müdafaadan suçsuz buldu. | Open Subtitles | وَجَدتني المَحكمَة بريئاً مِن مَوتِه بسببِ الدِفاعِ عَن النَفس |
Sanırım suçsuz olduğumuzu tekrar söylemenin bir yararı yok. | Open Subtitles | أفترض أنه لن يفيد ان اكرر لك ثانية إننا أبرياء |
- Babamın suçsuz olduğunu biliyordum, ve sana milyon kez söylemeye çalıştım, ve sen hiç beni dinlemedin. | Open Subtitles | كنت أعرف أن أبي بريئ و حاولت أن أخبرك مليون مرة - و لم تستمع لي |
Altı asırdır ailenin ölümünün intikamını alırken kaç suçsuz öldürdün? | Open Subtitles | كم بريئا ً قتلت خلال ستة قرون في مهمتك للثأر لعائلتك؟ |
Eğer aklınızın bir köşesinde mantıklı şüphe varsa, en ufak bir şüphe o zaman sanığın suçsuz olduğuna dair karar vermelisiniz. | Open Subtitles | إن كان لديكم شك معقول في كون المتهم مذنباً شك مُبرر - عندها يجب أن تقدموا قراراً بأن المتهم غير مذنب |
O yalnızca suçsuz bir pencereydi ve ona yaptığımı gördünüz! | Open Subtitles | الآن بعد أن كان مجرد نافذة الأبرياء ، و رأيت ما فعلته ل ذلك. أنت تعرف من الذي كنت تتعامل معه؟ |
Tek yapmam gereken kur yapmak, ve oda senin için üzülüp suçsuz diyebilir. | Open Subtitles | لذا ما عليك فعله هو المغازلة وقد يشعر بالأسف تجاهك ويصوّت على البراءة |
Çocuk suçsuz bulunmuş da olsa olayın çok ayrıntılı bir şekilde planlandığı görüşündeydi. | Open Subtitles | حتى بعد تبرئة الطفل. ولكنه خطط ادق التفاصيل حتى النهاية. |
Tüm sanıkları suçsuz bulduk. | Open Subtitles | توصلنا ان جميع المدعي عليهم ليسوا مذنبين |