Şimdi, bu gerçek bir teklif ve gerçekten bu yatırımı sunan şirketler var, ama beni ilgilendiren tarafı çok farklı. | TED | الآن، هذا اقتراح جدِّي، وهناك العديد من الشركات التي تقدم مثل هذا الإستثمار، ولكن ما يثير اهتمامي بالأمر مختلف تمامًا. |
Ama size dışardaki bir görüntüyü, içine kendinizi yerleşiterek sunan birçok aynanın aksine, bu aynalar boş dönüyorlardı. | TED | لكن بعكس أغلب المرايا التي تقدم لك منظرا خارجيا لنفسك مثبتا في مكان، هذه المرايا تعود خاوية. |
Bütün bu parçalar Basquiat’ın huzursuz ve üretken zihninin fiziksel kanıtlarını sunan bir ağ oluşturur. | TED | وجميع هذه اللوحات تُكون شبكة تقدم دليلًا ماديًا على عقل باسكيات الخصب الذي لا يهدأ. |
Bir de kanal 9'da hava durumu sunan kız var ki... | Open Subtitles | بالأضافة الى مذيعة الاحوال الجوية على القناة التاسعة |
Hey, Kent hâlâ hava durumu sunan kızların hangi şehirde olduklarını tahmin etme yarışmanız var mı? | Open Subtitles | ( كينت) ، أما زال لديكم المسابقة.. حيث نخمن المدينة التي بها مذيعة النشرة الجوية؟ |
Sanırım bir de şu Kanal 9 da haber sunan bayan vardı. | Open Subtitles | و"مذيعة الاخبار من القناة التاسعة" |
Mesela hava durumunu sunan adamın adını asla hatırlayamıyorum. | Open Subtitles | مثل انني لا استطيع تذكر اسم مذيع الطقس الذي أعجبني |
Selam. Haberleri sunan Logan Fell'i gördün mü? | Open Subtitles | (مرحباً, أرأيتَ(لوغانفِل , مذيع ألأخبار ؟ |
İki sedye, üç hemşire meşrubat sunan yaşlı bir hanım ve bol bol da sandalye olacak. | Open Subtitles | سيكون هنالك سلتين مهملات, وثلاث ممرضات على الاقل سيدة كبيرة في السن تقدم المشروبات, والكثير من الكراسي |
Bakin, biz bütün hizmetleri birarada sunan ayakta kalmis birkaç firmadan biriyiz, ...eger büyümezsek, müvekkillerimiz büyüyen firmalara gidecektir. | Open Subtitles | نحن من الشركات القليلة الباقية التي تقدم خدمات شاملة وإن لم نتوسع فسيتركنا عملاؤنا إلى شركة تتوسع |
Oysa böyle bir özelliği vatandaşlarına sunan bir demokrasi yok Ne yasama çalışması ne de bütçe için bunu kullanan birilerini görmek imkansız. Bizim namımıza ve paramızla yapılmasına rağmen. | TED | ليس هنالك ديمقراطيه في اي مكان في العالم تقدم هذه الميزه لمواطنيها سواء في التشريع أو الميزانيات، على الرغم من هذه الامور تمت مع موافقتنا وبأموالنا. |
Hayvanlara polenlerin taşınması karşılığında birtür tatlı -- enerji verici-- madde sunan bitkiler görüyoruz. | TED | حيث تقدم النباتات لتلك الحيوانات بدائل " سكرية " لكي تحمسها مقابل قيامها بنقل حبوب اللقاح |
Burası, sabah yayını Kalabalıkta Bir Yüz'ü sunan Kuzeydoğu Arkansas'ın sesi KGRK radyosu. | Open Subtitles | هذه إذاعة " ك.ج.ر.ك " ، صوت شمال شرق آركانساس تقدم لكم سمة الصباح "وجه فى الزحام " |
Hava durumu sunan kız. | Open Subtitles | مذيعة الأحوال الجوية ! |
Akşam haberlerini sunan Rick mi? | Open Subtitles | ريك) مذيع الأخبار المسائية ؟ ) |