Kongreye bugün sunduğum raporda normalde yasal takibatı başlatacak türde deliller mevcuttu. | Open Subtitles | التقرير الذي أقدمه للكونغرس اليوم، يشمل الأدلة التي عادة تضمن الملاحقة الجنائية، |
Burada hastalara sunduğum şey, son derece özel ve kişisel bir tedavi. Ancak bu şekilde insanların hayatlarında olumlu katkılar sunabilirsiniz. | Open Subtitles | ما أقدمه هنا هو علاج شخصي جداً إنّها الطريقة الوحيدة الفعّالة لتغيير حياة الناس |
sunduğum değere kıyasla maaşım gerçekten düşüktü. | TED | فقد كنت حقاً أتقاضى القليل مقارنة بالقيمة التي أقدمها. |
Müşterilerim iş yerime geliyor sunduğum zevklerin tadına bakıyorlar ve benim sunağımda ibadetlerini yapıyorlar, dostum. | Open Subtitles | زبائني يأتون إلي مؤسستي ليشاهدوا المتعة التي أقدمها ويعبدونني في مذبحي، يا صديقي |
Sana sunduğum bu büyük onuru kabul edecek misin? | Open Subtitles | هل ستقبل هذا الشرف العظيم الذى أعرضه عليك ؟ |
Benim için müşteriden öteler, onlara sunduğum şeyi takdir ediyorlar. | Open Subtitles | إنهم ليسوا مجرد عملاء بالنسبة لي يا "بارتن". إنهم يقدرون ما أعرضه عليهم. |
Evet, bugün indeksin sonunda olduğumuz doğru. Peki söylediğim veya sunduğum şeylerde yanlış olan ne?" | TED | نعم، فنحن اليوم في ذيل القائمة، ولكن ما هو الشيء الذي قلته أو قدمته ولم يكن واقعياً؟ |
Ama bir insanın hayatının gelişimini ve değişimini izlemek işte benim sunduğum şey bu. | Open Subtitles | ولكن مشاهدة حياة شخص تتغير وتتطور هذا ما أقدمه أنا |
Sana burada sunduğum şey... ..arkadaşlık ve koruma. | Open Subtitles | ما أقدمه لك هو, الصداقة والحماية . |
- Ona sunduğum şeylere. | Open Subtitles | -بالشيء الذي أقدمه له |
sunduğum hizmetleri insanların anlamasını isterim. | Open Subtitles | أود أن يفهم الناس الخدمات التي أقدمها |
- Baban sunduğum hazlardan hiç faydalanmadı. | Open Subtitles | -والدك؟ والدك لا يشتري من البضاعة التي أقدمها هُنا قطّ |
Bu, halka sunduğum halin. | Open Subtitles | هذه نسخة منك أقدمها للجمهور |
Bu, halka sunduğum halin. | Open Subtitles | هذه نسخة منك أقدمها للجمهور |
Sana sunduğum istediğin işi yapman için bir fırsat-- senin için iyi olabilecek bir işi. | Open Subtitles | ما أعرضه عليكِ هو فرصة لوظيفة أردتها ... وظيفة قد تكون مناسبة لك |
Sana sunduğum istediğin işi yapman için bir fırsat-- senin için iyi olabilecek bir işi. | Open Subtitles | ما أعرضه عليكِ هو فرصة لوظيفة أردتها... وظيفة قد تكون مناسبة لك |
Sana sunduğum teklif iyi değil. | Open Subtitles | الاتفاق الّذي أعرضه ليس جيدًا. |
Bu, sabah sunduğum yürütme emrinin bir taslağı. | Open Subtitles | .. هذه مسودة للأمر التنفيذي الذي قدمته أنا صباحاً |