Sürdürülebilir prensipler ile inşa edilmiş bir bina ihtiyaç duyduğu tüm enerjiyi kendi başına üretebilir. | TED | فإن مبنا مصمما على مبدأ الاستدامة يمكنه أن يولد كل الطاقة التي يحتاجها بنفسه. |
Hepimiz bunu yaptık, ihtiyacı olan tüm enerjiyi ona verdik. | Open Subtitles | نحن كلنا فعلنا أعطيناه كل الطاقة التي إحتاجها |
Ardından Büyük Patlama var olmuş tüm enerjiyi tek bir anda yarattı. | Open Subtitles | ثم الانفجار العظيم، كل الطاقة التي تواجدت يوماً، صُنعت في لحظة. |
- Sinirbilimci bu deneyde tüm enerjiyi hastanın oksipital korteksine odaklamıştı ve böylece neredeyse tüm anılarını geri getirmişti. | Open Subtitles | حسنا، في هذه التجربة، والأعصاب ركزت كل الطاقة على القشرة القذالي من المرضى، مما يتيح لهم تحقيق |
- Sinirbilimci bu deneyde tüm enerjiyi hastanın oksipital korteksine odaklamıştı ve böylece neredeyse tüm anılarını geri getirmişti. | Open Subtitles | بهذه التجربة ركز عالم الأعصاب كل الطاقة على القشرة القذالية للمرضى، مما سمح لهم باستعادة كاملة للذاكرة تقريبًا |
tüm enerjiyi kontrol etmek dünyayı ele geçirmemizi sağlayacak! | Open Subtitles | السيطرة على كل الطاقة سيُخضع لنا العالم! |
Çünkü sen havadaki tüm enerjiyi yok ediyorsun. | Open Subtitles | لأنكِ تمتصين كل الطاقة من الهواء |
tüm enerjiyi kalkanlara aktarıyorum. | Open Subtitles | تحويل كل الطاقة المتبقية الى الدروع |
Bir tür füzyonla birleştirildiğinde makineler, gerekli tüm enerjiyi buldular. | Open Subtitles | بشكل منصهر... وجدت الآلات كل الطاقة التي تحتاجها... . |