"taşıyormuş" - Traduction Turc en Arabe

    • يحمل
        
    • كانت تحمل
        
    • يحملها
        
    Parmak arası terliklerden öğrendiğim kadarıyla bu küçük ip orana burana bakteri taşıyormuş. Open Subtitles أحيانا نتعرف على العدوى بالطريقة الأصعب هذا الصغير يشبه خط قطار يحمل البكتيريا من المهبل إلى فتحة شرجك
    İki tren çarpışmış. Biri Cherbynsk'e savaş başlıkları taşıyormuş. Open Subtitles إصطدام قطاران أحدهما كان يحمل رؤوس حربية إلى تشيربينسك
    -Evet ama sanırım bu sefer başka bir şey taşıyormuş. 250 bin dolar bu ceplere çok güzel sığıyor. Open Subtitles أجل , لكنني أظنه كان يحمل بهذه المرّة شيئاً مختلفاً فالمئتي خمسين ألف دولار تتلائم مع هذه الجيوب
    Ama kamyon... asit taşıyormuş ve tankerinde sızıntı varmış. Open Subtitles ...و لسوء حظه هذه الشاحنة كانت تحمل حامض ,والحامض بدأ يتسرب
    Duruma bakacak olursak belirli bir zamana kadar... onları içinde taşıyormuş. Open Subtitles لذا من المنطقيّ أنّه يحملها معه على جسده في مكان ما
    Üzerimde bunca yük var diye düşünürken o çok daha ağırını taşıyormuş. Open Subtitles كان هو يحمل شئ أثقل بكثير ولم يردك ان تحمله معك
    Anayolun dışında yabani bir köpek görmüşsünüz ve ağzında bir insan kemiği taşıyormuş. Open Subtitles قلت إنك رأيت أحد تلك الكلاب في الخارج على الطريق السريع وكان يحمل عظمةً بشرية في فمه
    Kampüs güvenliğinden biri yarı-otomatik silah taşıyormuş. Open Subtitles هذا يكفي واحد من رجال الشرطة داخل الحرم الجامعي كان يحمل سلاح نصف آلي
    Kurt başlı bir baston taşıyormuş, sağ bacağında da bir kurşun yarası. Open Subtitles يحمل عصا بمقبض على شكل ذئب وبجُرح رصاصة في رجله اليمنى
    Yüzü... sanki dünyanın tüm yükünü kendi sırtında taşıyormuş gibi. Open Subtitles تعابير وجهه .. وكأنه يحمل تعاسة العالم بمفرده
    Dedikodulara göre yanında, diğer 23 kişinin kimliklerinin yazılı olduğu şifreli elektronik bir defter taşıyormuş. Open Subtitles أشيع أنّه يحمل سجلاً إلكترونياً مُشفراً يحتوي على الأسماء المُستعارة للـ23 الآخرين.
    Parmak arası terliklerden yaşayarak öğrendiğim kadarıyla bu küçük ip, vajinandan anüsüne kadar bakteri taşıyormuş. Open Subtitles أحيانا نتعرف على العدوى بالطريقة الأصعب هذا الصغير يشبه خط قطار يحمل البكتيريا من المهبل إلى فتحة شرجك
    İkinizde öyle. Dük tavernaya girerken üstünde bunları taşıyormuş. Open Subtitles كلاكما فعل الدوق كان يحمل هذه عندما دخل الى الحانه
    "Son görüldüğünde dirsek ve omuzlarında deri yamalar olan bir ceket giyiyor ve bir yağmurluk taşıyormuş." Open Subtitles و قد شوهد آخر مره و هو يرتدى " جاكيت من التويد به رقع جلديه على الأكتاف و المرافق " و يحمل معطف مطر
    Üç kişi üzerine çullandığında alış veriş torbalarını taşıyormuş. Open Subtitles كان يحمل مشترواته و ثلاث منهم هاجموه
    Tarama odasından geçerken, iki telefon taşıyormuş. Open Subtitles حينما حضر كان يحمل هاتفين نقالين
    Bu herif içinde bir kılıç mı taşıyormuş? Open Subtitles هذا الشخص كان يحمل سيف بداخله ؟
    Ağzında bir şey taşıyormuş. Open Subtitles قلت أنها كانت تحمل شيئاً في أسنانها
    Annelerden biri silah taşıyormuş. Open Subtitles أحد الأمهات كانت تحمل سلاحاً
    Balyoz mu taşıyormuş? Open Subtitles هل كانت تحمل مطرفة مسننة ؟
    Duruma bakacak olursak belirli bir zamana kadar onları içinde taşıyormuş. Open Subtitles لذا من المنطقيّ أنّه يحملها معه على جسده في مكان ما

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus