böylece eğer taştan herhangi bir ışık çıkarsa fotoğrafı çekmiş olacaktım | Open Subtitles | بحيث يتم تصويرها إذا جاءت أي أشعة الضوء من الحجر. |
Buraya taştan bir duvar örmeyi düşünüyorum. Böylece arka tarafında su birikecektir. | Open Subtitles | أفكر في بناء حائط من الحجر هنا ليتم احتجاز المياه |
En eski olanlar taştan yapılmış, çünkü çok dayanıklı bir materyal. | TED | الأقدم منها كان من الحجارة لأنها مادة متينة جداً، |
Piramidler 4.500 yıl kadar önce 2.5 milyon taştan inşa edildi. | Open Subtitles | الاهرامات بنت منذ اكثر من 4500 سنة من مليونان ونصف حجر |
"Yalnızca kalbi temiz ve ruhu saf olan kılıcı taştan çekebilir." | Open Subtitles | وحده صاحب القلب النقي ..والطبيعة الصادقة يستطيع سحب السيف من الصخرة |
Büyük bir girişi yoktu sadece taştan kesilmiş bir kapı. | Open Subtitles | لم يكن هناك بوابة فخمة مجرد شق في الصخر للعبور |
Her polip, taştan bir kapta baş aşağı oturan birer küçük denizanası gibidir. | Open Subtitles | كل سليلة هي مثل قنديل البحر معكوس و بالغ الصغر يجلس في كأس حجري. |
Bir kadının benim için anlamının, kumsaldan aldığın bir taştan daha fazla olmayacağına yemin ettim. | Open Subtitles | أنا أقسمتُ ان مفيش إمرأةِ ستعني لي شيئ أبداً أكثر مِنْ حجارة التقطها من على الشاطئ |
Sonra bir kızın, elinde taştan üç yumurtayla ateşe yürümesini izledim. | Open Subtitles | ثم رأيت فتاة مشت داخل حريق كبير مع ثلاث بيضات حجرية |
Bu heykel ve bu tapınak aynı tip taştan yapılmış. | Open Subtitles | هذا المعبد و هذا التمثال مقطوعان من نفس الحجر |
Gerçek bir kale değil, sadece taştan bir duvar. | Open Subtitles | إنه ليس حصن بالفعل إنها فقط جدار من الحجر |
Buraya gelmeni ve... çıkmama yardım etmeni istiyorum, elim bu taştan kaymadan önce. | Open Subtitles | أريدك أن تأتي هنا وتساعدني على الصعود قبل أن تنزلق يدّي من هذا الحجر |
Karanlıkta dolaşmaya başlıyorsunuz ve bir şeye rastlıyorsunuz, ve taştan yapıldığını fark ediyorsunuz. | TED | وانت تتحسس في الظلام في تلك الغرفة ترتطم بشيء ما يبدو وكأنه مصنوع من الحجارة |
Ayaklarının altındaki kumdan fazla bir şey değil... ya da dönüştüğümüz taştan. | Open Subtitles | كان أكثر بكثير من الرمال التى على الأرض أو الحجارة التى أصبحنا مثلها |
Kapısında bekleyen bir çift taştan aslanı olan bir apartmanda. | Open Subtitles | في بيت مع جوز أسود من الحجارة لحراسة البوابة |
Evet ikna olmadık. Ama kalbimiz de taştan değil kızım. | Open Subtitles | , نحن لم نقتنع بعد , نحن لسنا بقلوب من حجر |
Kanzi'nin kullandığı kaya oldukça sert ve taştan alet yapmak için ideal, ama onu tutmak büyük beceri istiyor. | TED | الصخرة التي يستخدمها كانزي قاسية جدا مثالية كأداة حجرية، ولكن صعبة التعامل، تتطلب مهارة كبيرة. |
taştan araç-gereçleri kullandığımız zamanları görmek istedim. | TED | وأنا أريد أن أرانا نعم ، عندما إستخدمنا أدواتنا على الصخر. |
taştan bir eve çıkan kirli bir yol var, eski, bir tekerleği olmayan ağaçtan yapılmış at arabası var. | Open Subtitles | طريق ترابي يقود إلى مبنى حجري بداخله عربة خشبية قديمة تنقصها عجلة |
Mezarın yakınında kabaca taştan bir mihrap yaptılar ve üzerine demir bir haç yerleştirdiler. | Open Subtitles | وبنوا مذبح حجارة سميك على القبور ووضعوا فوقه صليباً حديدياً |
Sonra bir kızın, elinde taştan üç yumurtayla ateşe yürümesini izledim. | Open Subtitles | ثم رأيت فتاة تخطو إلى نارِ كبيرة ومعها ثلاث بيضات حجرية |
hayır herşey bitti.büyük taştan yuvarlak kapıya gitmekte atnı fikirde değiliz. | Open Subtitles | لا , كلها مغلقة الطريقة هي العودة من نفس الباب الحجري المستدير |
Bir mağarayı çoğunuz katı bir taştan oluşan bir tünel olarak düşünür ve aslında, bu birçok mağara böyledir. | TED | عند تفكيرك في كهف، تتخيّل في الغالب نفقا يمتدّ عبر صخرة صلبة، و في الواقع معظم الكهوف هي كذلك بالفعل. |
taştan bir şehirdeki eski bir tepede olduğunu söylemişti. | Open Subtitles | لقد أخبرني أنه يقبعُ عل حافة جبلٍ قديم, في مدينة مشيدة من صخر. |
toparlarsak ne yazık ki ne yazık ki bir sonraki taştan konut bundan kim kuşku duyabilir ki toparlarsak acele etmeyelim toparlarsak kafatası küçülmektedir ufalmaktadır aynı zamanda koşut olarak bilinmeyen nedenlerle tenise rağmen sonra sonra sakal alevler göz yaşları taşlar öylesine masmavi öylesine dingin kafa kafa ve kafa | Open Subtitles | سيخبرنا, أعاود, وأسفاه على .. باختصار مملوءة بالحجارة, من يمكنه الشك بذلك أعاود ولكن ليس سريعاً, أعاود الجمجمة |
Aslında teknik olarak taştan Canavar'ım ve bu da Görünmez Olabilen İnsan. | Open Subtitles | حسناً، في الحقيقة أنا الوحش الصخري و هي صاحبة قدرة التخفي |
Demir elbise giyen adamları öldürecek ve taştan evlerini yakıp yıkacağım. | Open Subtitles | سأقتل الرجال المكتسية بالحديد وأهدّم منازلهم الحجرية |
Ekmeklerini taştan çıkarsınlar diye halkınızı tepelere sürdüler. | Open Subtitles | دفعوا شعبكم إلى التلال للحياة على نحت الصخور |