Tabii ki bu diğer şeylerden kesinti yapılmasına sebep olacak. | Open Subtitles | بالطبع هذا الأمر سيعنى اقتطاع بعض المبالغ من نواحى اخرى |
Yani tabii ki, bu üçlü grev senaryosundaki bir ceza gibi olur. | Open Subtitles | هذا إلا إذا, بالطبع, هذا يماثل عقوبة ثلاث ضربات |
Kız kardeşime benziyorsun... ama Tabii ki bu imkansız. | Open Subtitles | تبدين شبه شقيقتي لكن بالطبع , هذا مستحيل |
Ama Tabii ki bu, büyük resmi göstermiyor. Çünkü artık gıdaları bu şekilde üretmeye ihtiyacımız yok. | TED | ولكن بالطبع هذه ليست صورة عظيمة لأننا يجب أن لاننتج غذاءاً كهذا. |
Tabii ki, bu aynı zamanda mücadeleyi kaybettikleri anlamına da gelebilir. | Open Subtitles | بالطبع.. هذه إشارة لأننا قد خسرنا المعركة فعليا |
Tabii ki bu işlem biraz zaman alabilir. Şefim hiç yerinde olmaz. | Open Subtitles | بالطبع سيستغرق هذا بعض الوقت فهو لا يتواجد كثيراً |
Tabii ki bu işlem biraz zaman alabilir. Şefim hiç yerinde olmaz. | Open Subtitles | بالطبع سيستغرق هذا بعض الوقت فهو لا يتواجد كثيراً |
Tabii ki bu senin dansın. Öyle demek istemiştim. | Open Subtitles | بالطبع إنها رقصتك هذا ما قصدته |
Tabii ki bu duygu iki taraflıdır, anlarsın ya. | Open Subtitles | بالطبع هذا يحصل في كلا الاتجاهين.اتعرفِين |
Bu övgü, tabii ki, bu övgü bir şey gizlemek için çalışıyoruz | Open Subtitles | هذا مدحاً، بالطبع هذا مدحاً، فهم يحاولون إخفاء شيء ما |
Tabii ki bu yüzden. Bir grup serseri... - ...hayatlarını suçlu gibi yaşıyor. | Open Subtitles | ـ بالطبع هذا السبب، إنهم مجموعة من الأشرار يعيشون حياتهم مثل المجرميّن. |
Tabii ki bu gardımızı indireceğimiz anlamına gelmiyor, burada da birkaç kişi var... | Open Subtitles | بالطبع هذا يعني أننا هكذا سنضعف دفاعنا ...ونحن لانملك سوى القليل من الاشخاص هنا |
Tabii ki, bu beni terk etmesi anlamına geliyordu. | Open Subtitles | بالطبع , هذا يعني انها ستتركني خلفها |
Ama Tabii ki bu, kanıtlanması kolay olmayan bir şeydi. | Open Subtitles | لكن، بالطبع هذه لن تكون مسألة سهلة لإدانتك |
Bu balo için aldığım çanta ve Tabii ki bu da Louis'in romantik aşk hikâyemizin başlangıcında Paris'ten getirdiği ayakkabı. | Open Subtitles | هذه الحقيبة التي أحضرتها للحفل الراقص و بالطبع هذه هو الحذاء الذي أعاده لي لويس من باريس |
Tabii ki. Bu sadece keşif amaçlı bir randevu. | Open Subtitles | نعم بالطبع هذه مجرد مقابلة استكشافية |
Polisler ve anne ve babalar, planın Tabii ki bu, Humphrey Ya da Serena'yı görmek için içeriye sıvışabiliriz. | Open Subtitles | "الشرطة و أولياء الأمور" (بالطبع هذه خطتك يا (همفري (أو يمكننا التسلل لرؤية (سيرينا لقد رأتني موظفة الاستقبال جيدًا |
Tabii ki, bu benim. | Open Subtitles | بالطبع, إنها لي |