Çünkü şu anda yaşadığımız dünya, bu türden bir dünya, hızlı sarma modunda takılmış bir dünya. | TED | لأنه هذا هو نوع العالم الذي نعيش فيه الآن عالم عالق في الحركة السريعة إلى الأمام. |
Victor 5. cadde de trafiğe takılmış. | Open Subtitles | فكتور عالق في الشوارع بسبب ازدحام المرور |
Ve saçına takılmış bir kivi parçası var. | Open Subtitles | ولديها قطعه كبيرة من الكيوي عالقة في شعرها |
Bir kazazede çok zayıf bir basamağa takılmış. | Open Subtitles | ثمة ضحية عالقة على دعامة والتي تبدو ضعيفه للغايه |
Puran bana haber verdiğinde trafikte takılmış bekliyordum. | Open Subtitles | بوران أخبرتنى الخبر حين كنت عالقاً فى زحمة المرور |
Trafiğe takılmış olmalı. Çoktan gelmeliydi. | Open Subtitles | يبدو إنه علق بالمرور ،كان يجب أن يكون هنا |
Bu şiirde de, adam bir bambu yer yatağına takılmış. | TED | و فى هذة الحالة يكون الرجل قد تعلق بالمرتبة الخيزران. |
Kanında yüksek seviyede oksijen bulundu. Maske takılmış olabilir. | Open Subtitles | كان في دمها مستويات عالية من الأوكسجين لذا قد تكون تعلقت بصارية مركب |
Yalnızken biraz kıpırdatabilmiştim. Kapıda bir şeye takılmış olmalı. | Open Subtitles | كان بوسعي تحريكه قليلاً وحدي لا بدّ أنه عالق بالباب |
Gelecek için bir şansım var ama Jimmy, sadece güzel olan şeylerde takılmış bekliyor. | Open Subtitles | لدي فرصة لمستقبل حقيقي ..وجيمي يبدو. عالق. |
- Yeraltında bir yere takılmış olmalı | Open Subtitles | لا بد انه عالق تحت الارض في مكان ما تحت الارض؟ |
Tekerleğin altına dal mı ne takılmış! | Open Subtitles | لا بد أن يكون فرعاً أو شيء ما عالق تحت العجلة |
Ev numarası bir saattir meşgul durumda. Richie trafiğe takılmış. | Open Subtitles | وهاتف المنزل مشغولاً منذ ساعة ريتشي عالق في الزحمة |
Gövdeye bir metal işaret levhası takılmış. Halledebilirim. | Open Subtitles | هناك صفيحة معدنية عالقة في جسم الطائرة ، أستطيع إبعادها |
İtebildiğin kadar it. takılmış. | Open Subtitles | إدفع قدر إستطاعتك انها عالقة بشدة |
Vantilatör kayışına takılmış kedi gibiydi. | Open Subtitles | لقد كانت كقطة عالقة داخل حزام المروحة |
- ...seninki ise boğazına balgam takılmış gibi çıktığı için mi? | Open Subtitles | وكأنه لديك كرة مخاط عالقة في حلقك؟ |
Kadın hâlâ havaalanında, göçmenlik departmanına takılmış. | Open Subtitles | مازالت بالمطار، عالقة مع ظباط الهجرة |
Mikaela... Sanırım küpten ufak bir parça ceketime takılmış. | Open Subtitles | أعتقد أن هذا الجزء الصغير من المكعب كان عالقاً بقميصي |
Burada bir şey var. Omurgasına takılmış. | Open Subtitles | وجدت شيئاً هناك عالقاً على عموده الفقريّ |
Yani nehrin üst kısmından buraya kadar gelip, bu ağaca takılmış. | Open Subtitles | إذاً , حتماً جرفه النهر من مكان ما بالأعلى إلى هنا و علق بين الأشجار |
C4'e takılmış şeye bakın. | Open Subtitles | إنظروا إلى ما تعلق بالفقرة العنقية الرابعة. |
Görünüşe göre kabloya takılmış. | Open Subtitles | يبدو أنها تعلقت بالسلك |
Havaalanına geç kalmış, uzun bir güvenlik kuyruğuna takılmış ve uçağını kaçırmış. | Open Subtitles | لقد وصل إلى المطار متأخراً وعلق فى طابور طويل، وفوّت طائرته |