Bir yetişkini takip etmek ürkütücü. Çocuğunu takip etmek ise ebeveynlik. | Open Subtitles | تتبع شخص بالغ تصرّف غريب أما تتبع طفلك فهو من الأمومة |
Çocuklarımız ve öğretmenlerimiz hayal gücünün ve merakın gücünü uyandırmaktansa rutin düzeni takip etmek için teşvik ediliyorlar. | TED | وهي تشجع الأطفال والمدرسين على اتباع خوارزميات روتينية بدلاً من إثارة قوة الخيال والفضول. |
Bunu aynı zamanda kirliliği görmek ve takip etmek için de kullanıyorum. | TED | وقد استخدمته - الضوء - كوسيلة من اجل تعقب وتحديد مواقع التلوث |
Tüm akıllı aletlere sahip olmalısınız-- akıllı araba, akıllı ev, akıllı tabletler, akıllı saat, akıllı telefon; hepsi faaliyetlerinizi takip etmek için. | TED | تحتاج إلى كل الأجهزة الذكية هناك .. سياراتٍ ذكية، بيتٍ ذكي، منضدةٍ ذكية، ساعةٍ ذكية، هاتفٍ ذكي لتتبع كل نشاطاتك هناك. |
Sonra eski bir arkadaşı.. ...ona, filmde Kim Novak'ın oynadığı güzel karısını takip etmek için para verir. | Open Subtitles | واستأجره صديق قديم له لمراقبة زوجته الجميلة |
Oh, annenin ayak izlerini takip etmek istemedin, Metropolitan Polis Servisine katıldın. | Open Subtitles | ولعدم عدم رغبتكِ في إتباع درب أمّكِ انضممتِ إلى خدمة شرطة العاصمة. |
Çocuk oyuncağı. Tek yapmamız gereken yıkıp geçtiği yerleri takip etmek. | Open Subtitles | أمر سهل ،كل ما علينا هو تتبع طريق الدمار |
Onları çalan birini takip etmek kadar severim. | Open Subtitles | حول من الذي اتبعه افضل تتبع الذي يسرقهم. |
Tüm yapmanız gereken imalat tarihlerini takip etmek, hava muhalefetini ve borsa endeksinin türevini dikkate almaktı. | Open Subtitles | كل ما كان عليك فعله هو أن تتبع تاريخ التصنيع والتعديلات في الطقس واشتقاق دليل نيكاي |
Eğer hepimiz aynı şansa sahip olursak hepimiz aynı temel kuralları takip etmek zorunda oluruz. | TED | إذا كانت لدينا جميعاً نفس الفرص علينا جميعاً اتباع نفس القواعد الأساسية |
Bunu başarmanın en iyi yolu da uzman avcıları takip etmek. | Open Subtitles | وأفضل طريقة لعمل ذلك هو اتباع المقتفين الخبراء |
Fikri takip etmek burada boş işler bunlar. | Open Subtitles | في الواقع ، هم اتباع لفكرة الحرية وهذا سبب وجودهم هنا |
Güneşi takip etmek zorundalar, çünkü direk olarak güneşe hedeflenmeliler. Genellikle 1 derece gibi kabul edilebilir sapma açıları vardır, | TED | عليها تعقب الشمس، لأنها يجب أن موجهة على الشمس مباشرة وتعمل في حدود درجة واحدة فقط من الخطأ |
O firmadaki başka birini takip etmek şu durumda oldukça gereksiz. | Open Subtitles | تعقب أيّ شخص آخر داخل الشركة الآن غير مرجح ابداً |
Jeologlar uzun zamandır Dünya'nın yer kabuğundaki bu küçük hareketleri takip etmek ve haritasını çıkarmak için sismograf kullanıyorlar. | TED | استخدم الجيولوجيون منذ فترة طويلة مقياس الزلازل لتتبع ورسم هذه التحولات الصغيرة في القشرة الأرضية. |
O zamandan beri Meksika'da seçim yolsuzluğunu takip etmek amacıyla kullanıldı. | TED | ولقد تم تنفيذه بالفعل منذ ذلك الحين في المكسيك لتتبع تزوير الانتخابات. |
Bu bölgeden, şüpheli bir terörist hücresine yapılan aramaları takip etmek için gönderildim. | Open Subtitles | لقد ارسلت الي هناك لمراقبة المكالمات التليفونية .في هذه المنطقة , للاشتباه في الخلايا الارهابية |
İzlerini takip etmek çok kolay sanki peşlerinden gelmemiz için bizi cesaretlendiriyor gibiler. | Open Subtitles | إتباع أثرهم أصبح سهل جداً يبدو كما لو انهم يتحدونا |
Sasuke'ye ulaşmak için Itachi'yi takip etmek, ha? | Open Subtitles | ملاحقة إيتاشي من أجل الإلتقاء بساسكي،ها؟ |
Siz o çizgiyi takip etmek için kendinize has bir yoldan tempoyu seçiyorsunuz, fakat az ya da çok ona saygı göstermelisiniz. | TED | تختار الوتيرة الخاصة بك بالطريقة الخاصة بك لمتابعة الخط ، ولكن يجب احترامه ، أكثر أو أقل. |
Erken teşhis bize, sadece acımasız uyanışını takip etmek yerine hastalığı daha başlangıcında def etme imkanı verecektir. | TED | سيسمحُ لنا التحذير المبكر بالمضي قدمًا قبل تفاقم المرض بدلًا من مجرد متابعة يقظته القاسية. |
Işığı takip etmek yerine, çıkıp bir sesi takip ediyor. | Open Subtitles | وبدلا من أن يتبع الضوء، فهو يخرج لتتبع الصوت، أو في هذه الحالة: |
Şimdi tek yapmamız gereken bunu takip etmek sonra da evdeyim, | Open Subtitles | والآن كلُ ما علينا أن نتبع هذا، ونكون بالمنزل |
Kokusunu takip etmek için köpek kullanabileceğimizi tahmin etti ve nehrin karşısına geçti. | Open Subtitles | لقد توقع أننا سنستخدم كلاب مدربة لتعقب رائحة البشر لذا سار عبر الماء |
takip etmek çok riskli. Başka giriş, çıkış yolu yok. | Open Subtitles | تتبعه به خطورة شديدة فلا يوجد مخرج أو مدخل آخر |
Bir tapınağa, hac için gidiyorlardı ama onları takip etmek neredeyse imkansızdı. | Open Subtitles | كان يحجون الى المعبد لكن من المستحيل ان تتبعهم |
Tek yapmam gereken günbatımını takip etmek... ve seni bulacağım. | Open Subtitles | ما عليّ سوى اتّباع مسار غروب الشمس و سأعثر عليك |