Kimse tam olarak ne olduğundan emin değil ama ölümün onu takip ettiği söylenir. | Open Subtitles | لا أحد يعرف ماهيتها بالتحديد، عدا الموت الذي يتبعها |
Ta ki, bu tünellerden takip ettiği biri onu dışarı çıkartana kadar... | Open Subtitles | إلى حين أن يوصله أحد الأنفاق التي يتبعها إلى الخارج |
Hiçbir fikrim yok. Fakat onu kimsenin takip ettiği yok. | Open Subtitles | ليست لديّ فكرة، ولكن لا أحد يتبعها |
Miles çok zeki değildi ama... takip ettiği kişi tarafından çıkmaz bir sokakta... silahını çıkartmadan yakalanmayacak kadar tecrübeliydi. | Open Subtitles | ان مايلز ليس ذكيا, ولكنه كان خبيرا للغاية, كتحرى حتى يكتشفه رجل وهو يتعقبه فى زقاق مغلق, ومسدسه فى جيب سترته ومغلق عليه الجراب |
Takip ettiğimiz adam başka insanların takip ettiği bir başkasıyla mı buluşuyor yoksa? | Open Subtitles | هل الرجل الذي نتعقبه يلتقي برجل آخر هو أيضاً يتعقبه... أناس آخرون؟ |
Kızı kulüpten beri takip ettiği görülüyor. | Open Subtitles | كان يتبعها عندما خرجت من النادي. |
Küçük bir asteroid, diyelim ki 800 km genişliğinde, aşırı küresel soğumanın takip ettiği ateş fırtınalarına sebep olur. Carl Sagan'ın nükleer kış olayı. | TED | مذنب صغير ، لنقل بعرض نصف ميل ، سيشعل عواصف من الحرائق يتبعها برد قارس من الحطام والدمار -- والذي يشبه الشتاء النووي الذي ذكره كارل ساغان -- |
Daha önce de kızımı evine kadar takip ettiği olmuştu. Ama ortada bir ceset olmadığından hiçbir şeyi kanıtlayamadılar. | Open Subtitles | {\pos(192,220)} تلك ليست مرّته الأولى التي يتبعها لمنزلها، لكن لا يُمكنهم إثباتٍ أيّ شيءٍ بدون جثة. |
takip ettiği kadın, Lisa'nın tanımındaki kadınla rastlaşıyor. | Open Subtitles | المرأة التي يتبعها تطابق وصف (ليزا) |
Miles'in Wonderly için takip ettiği adamı. | Open Subtitles | الذى كان يتعقبه مايلز لصالح ووندرلى . |
Tüm bölümlerin Jack Bauer'in ve şu anda takip ettiği düşmanın yerinin belirlenmesi ve yakalanması üzerinde çalışmalarını istiyorum. | Open Subtitles | لتعمل كل الأقسام على تحديد الموقع وإلقاء القبض على (جاك باور) والخاطف الذي يتعقبه الاّن |