| Ama ben, o eski tavada piştiğini düşündüğüm için yemedim. | Open Subtitles | ولكني لم آكله لأني ظننت أنه مطبوخ بتلك المقلاة القديمة |
| Fırından çıktıktan sonra baharat ve zeytinyağı ile tavada çevirmelisin ama dökme demir tava kullanman lazım. | Open Subtitles | بعد أن تخبزه تقلّيه فى الأعشاب وزيت الزيتون لكنك يجب أن تستخدم المقلاة الحديدية |
| Patatesi çok ince dilimliyorsun kenarlarına limon ve sarımsağı sürüp kızgın tavada kızartıyorsun ve son olarak tuzu ekliyorsun. | Open Subtitles | ثم اقليهم في مقلاة على نار حامية وضعي الملح للطعم |
| Onlar konuşuyorlar iken ben onların az tuzlanmış yüzlerinin tavada kızardığının hayalini kuruyorum. | Open Subtitles | يتحدوث بينما أجلس بهدوء وأتخيل وجوههم المُملحة تُقلى في مقلاة |
| Izgaramız yoktu, her şeyi tavada yapıyordu. | Open Subtitles | لم يكن لدينا شواية لذا كان يقلي كل شيء |
| Izgaramız yoktu, her şeyi tavada yapıyordu. | Open Subtitles | لم يكن لدينا شواية لذا كان يقلي كل شيء |
| Haşlanmış şalgam, tavada şalgam, şalgam püresi... | Open Subtitles | اللفت المسلوق ، اللفت المقلي ! أم اللفت المهروس |
| Bir domuz pirzolası tavada yanarken o, babamın karısıyla oynaşıyordu,.. | Open Subtitles | حسنًا ، لقد عبث مع زوجة أبي بينما كانت تحترق قطعة لحم خنزير على المقلاة |
| Babam onu tavada kızartmak istiyordu ama ben ona izin vermedim. | Open Subtitles | أبي يريد وضعه في المقلاة لكنّني لا أسمح له |
| Bu iş bittiğinde, gidip onu bir tavada kızartalım derim. | Open Subtitles | انا اقول عندما ننتهي مِن هذا ان نذهب الى هناك ونقليه في المقلاة |
| Domuz pastırması, tavada kibarca kızarıyor. | Open Subtitles | إنه لحم مقدد, ينطبخ بلطف في المقلاة هناك. |
| tavada kızartılmayı bekleyen tavşanlarımız var buralarda. | Open Subtitles | هناك أرانب سمينة تنتظر المقلاة |
| Ustura kullanıyordu ve o kadar ince doğruyordu ki... tavada zeytin yağla eriyordu sarımsaklar. | Open Subtitles | كان يستعمل شفرة حلاقة ويقطعها إلى قطع رقيقة جداً ... ... كانت تذوب في المقلاة مع القليل من الزيت |
| Onlar konuşuyorlar iken ben onların az tuzlanmış yüzlerinin tavada kızardığının hayalini kuruyorum. | Open Subtitles | يتحدثون بينما أجلس بهدوء وأتخيل وجوههم المُملحة تُقلى في مقلاة |
| Ve sosu, başka tavada ayrıca pişir. | Open Subtitles | والصلصة, أطبخيها منفصلة في مقلاة. |
| Büyük bir tavada pancetta'mızı kızartacağız. | Open Subtitles | في مقلاة كبيرة نقوم بقلي اللحم المقدد |
| Ayrı bir tavada. | Open Subtitles | منفصلة, في مقلاة. |
| - Birisi tavada balık yapıyor. | Open Subtitles | شخص ما يقلي الأسماك! |
| - tavada yumurta var. | Open Subtitles | لدينا البيض المسلوق فقط |